SÖZLÜK

İktisada Giriş Sözlüğü


A


Açık ekonomi (open economy), dış dünya ile dikkate değer düzeyde ticaret yapan ve ilişkiler kuran ekonomidir. [Bölüm: Makro 9.1]

Açık enflasyon hedeflemesi (explicit inflation targeting), merkez bankasının hedeflediği enflasyonu sağlamak için para politikası araçlarını nasıl kullanacağının açık kurallara göre belirlediği para politikası rejimidir. [Bölüm: Makro 12.3]

Açık gider (explicit cost), ekonomik faaliyet sırasında doğrudan katlanılan ve belli bir ödeme içeren giderlerdir. [Bölüm: Mikro 7.1]

Açık piyasa işlemi (open market operation) ya da kısaca APİ (OMO), merkez bankasının para politikası amacıyla finansal kuruluşlardan menkul kıymet alması ya da satmasıdır. [Bölüm: Makro 6.6, 12.2]

Adil gelir dağılımı (fair income distribution), bir ülkede yaşayanların üretim ve tüketimde fırsat eşitliğine sahip olması ve hak ettiği payı almasıdır. [Bölüm: Makro 1.5]

Adil sigorta poliçesi (fairly priced insurance policy), sigorta priminin ilgili sigorta poliçesinin beklenen değerine eşit olacak şekilde belirlenmesidir. [Bölüm: Mikro 6.4]

Ağ etkisi (network effect), bir ürünü daha fazla kişi kullandıkça o ürünün değerinin artması olgusudur. [Bölüm: Mikro 10.2]

Ahlaki tehlike (moral hazard), olumsuz bir sonucun maliyetini başkaları ödeyeceği zaman ekonomik birimlerin daha riskli seçimler yapması olgusudur. [Bölüm: Mikro 14.6; Makro 5.4]

Akılcı beklentiler önsavı (rational expectations hypothesis), ekonomik birimlerin geleceğe yönelik tahminde bulunurken geçmişe ve geleceğe dönük tüm bilgileri dikkate aldığını savunan düşüncedir. [Bölüm: Makro 13.4, 15.5]

Akışkanlık ya da likidite (liquidity), bir finansal varlığın eşdeğer nakit paraya ne kadar kolay ve çabuk çevrilebildiğini anlatan kavramsal ölçüttür. [Bölüm: Makro 5.2]

Aktif iş arama (active job search); bir iş bulma kurumuna ya da doğrudan işverene başvurmak, İnternet ya da gazete vb. aracılığıyla iş aramak, sözlü ya da yazılı iş sınavı ya da mülakata girmek, kendi işini kurmak için hazırlık yapmak gibi faaliyetlerdir. [Bölüm: Makro 4.1]

Amaç bağımsızlığı (goal independence), merkez bankasının para politikası hedeflerini kendisinin belirlemesidir. [Bölüm: Makro 12.4]

Amortisman (depreciation) ya da sabit sermaye tüketimi (consumption on fixed capital), fiziksel sermayenin yıpranma ya da eskime payıdır. [Bölüm: Makro 2.4]

Ana faiz oranı (prime interest rate), bankaların kredi için istediği faize temel oluşturan orandır. [Bölüm: Makro 6.2]

Ara hedef (intermediate target), para politikasının ana hedefini doğrudan etkileyebilen ve ana hedefe göre daha açık ve ölçülebilir olan hedeftir. [Bölüm: Makro 12.1]

Ara mal (intermediate good), üretim sürecinde kullanılıp yok olan ya da nihai malın parçasına dönüşen ürünlerdir. [Bölüm: Makro 2.2]

Araç bağımsızlığı (instrument independence), merkez bankasının hedeflerini gerçekleştirmek için kullanacağı politika araçlarını kendisinin belirlemesidir. [Bölüm: Makro 12.4]

Aralık içinde dalgalanma (floating within a band), nominal döviz kurlarının merkez bankası tarafından belirlenen bir merkez parite etrafındaki belli bir aralık içinde değişmesine izin verildiği döviz kuru rejimidir. [Bölüm: Makro 7.9]

Artan fiyat ihalesi (ascending price auction) ya da İngiliz tipi ihale (English auction), katılımcıların açık teklif verdiği ve düşük bir fiyattan başlayıp kazanan belirleninceye kadar fiyatın giderek artırıldığı ihale türüdür. [Bölüm: Mikro 6.6]

Artan gider endüstrisi (increasing cost industry), piyasa büyüdükçe firmaların ortalama toplam giderinin arttığı endüstridir. [Bölüm: Mikro 9.6]

Artan oranlı vergilendirme (progressive taxation), vergiye konu olan miktar arttıkça vergi oranının da arttığı vergilendirme sistemidir. [Bölüm: Mikro 15.4; Makro 11.3]

Arz (supply), belli bir dönemde piyasadaki satıcıların bir ürünü ne miktarda satmak istediğini ve satabileceğini anlatan temel ekonomi kavramıdır. [Bölüm: Mikro 2.4]

Arz çizelgesi (supply schedule), belli bir dönemde bir ürünün farklı fiyat düzeylerinde ne miktarda arz edildiğini gösteren listedir. [Bölüm: Mikro 2.4]

Arz eğrisi (supply curve), diğer her şey sabitken bir malın fiyatı ile arz edilen miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 2.4, 4.3]

Arz esnekliği (elasticity of supply) ya da arzın fiyat esnekliği (price elasticity of supply), kısaca εS, bir ürünün fiyatındaki yüzde bir artış sonucunda o ürünün arz edilen miktarının yüzde kaç değiştiğini gösteren temel esneklik türüdür. [Bölüm: Mikro 3.6]

Arz fazlası (excess supply) ya da fazlalık (surplus), piyasada arz edilen miktarın talep edilen miktardan fazla olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 2.6]

Arz şoku (supply shock), ekonomide toplam arzın genel fiyat düzeyi dışındaki bir etki nedeniyle değişmesidir. [Bölüm: Makro 10.5]

Arzın fiyat esnekliği (price elasticity of supply) ya da arz esnekliği (elasticity of supply), kısaca εS, bir ürünün fiyatındaki yüzde bir artış sonucunda o ürünün arz edilen miktarının yüzde kaç değiştiğini gösteren temel esneklik türüdür. [Bölüm: Mikro 3.6]

Asgari geçim indirimi (minimum living allowance), ücretin belli bir bölümünün vergiden muaf tutulmasıdır. [Bölüm: Mikro 15.4]

Asgari ücret (minimum wage), devlet tarafından belli bir sürelik emeğin karşılığı olarak belirlenen ve karşılıklı anlaşmayla azaltılamayan en düşük ücrettir. [Bölüm: Mikro 4.5, 15.4]

Asil-vekil sorunu (principal-agent problem), bir işlemi gerçekleştirme yetkisinin asil tarafından vekile devredilmesi durumunda asimetrik bilgi nedeniyle vekilin kendi çıkarları doğrultusunda hareket etmesidir. [Bölüm: Mikro 14.6]

Asimetrik bilgi (aysmmetric information), bir ekonomik faaliyetle ilgili taraflarından birinin diğerine göre daha fazla bilgiye sahip olmasıdır. [Bölüm: Mikro 14.6]

Aşırı zenginlik (excessive wealth), kesin bir tanımı olmamakla birlikte belli bir toplumda ortalamadan bin kat ya da daha fazla servete sahip olma durumudur. [Bölüm: Mikro 15.3]

Aynı kaynak için yarışan mallar (goods competing for the same resource), sınırlı kez kullanılabilen ortak bir kaynaktan elde edilen ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 2.5]

Ayni gelir (in-kind income), devlet ya da işverenler tarafından hanehalklarına mal ve hizmet şeklinde sağlanan, parasal olmayan kazançlardır. [Bölüm: Mikro 15.1]

Azalan fiyat ihalesi (descending price auction) ya da Hollanda tipi ihale (Dutch auction), katılımcıların açık teklif verdiği ve yüksek bir fiyattan başlayıp bir alıcı çıkıncaya kadar fiyatın giderek azaltıldığı ihale türüdür. [Bölüm: Mikro 6.6]

Azalan getiri yasası (law of diminishing returns), en az bir üretim faktörü sabitken diğer değişken bir faktördeki artışın üretime katkısının giderek azalacağını söyleyen temel ekonomi kavramıdır. [Bölüm: Mikro 7.2, 8.1, 13.2; Makro 14.2]

Azalan gider endüstrisi (decreasing cost industry), piyasa büyüdükçe firmaların ortalama toplam giderinin azaldığı endüstridir. [Bölüm: Mikro 9.6]

Azalan marjinal fayda yasası (law of diminishing marginal utility), belli bir zaman içinde bir ürünü daha fazla tükettikçe o üründen elde edilen ek faydanın giderek azalacağını söyleyen temel ekonomi kavramıdır. [Bölüm: Mikro 5.1]

 

B


Banka paniği (bank panic) ya da bankaya koşma (bank run), çok sayıda mevduat sahibinin bankadaki mevduatını aynı anda geri çekmek istemesidir. [Bölüm: Makro 5.4]

Banka parası (bank money), bankacılık sistemi tarafından hesap kaydı olarak tutulan ve izlenen ödeme araçlarıdır. [Bölüm: Makro 5.1]

Bankacılık sistemi (banking system), bir ülkede faaliyet gösteren bankalardan oluşan ve düzenli bir yapıya sahip kurumlar ağıdır. [Bölüm: Makro 5.4]

Bankalararası faiz oranı (interbank offered rate) ya da kısaca IBOR, para piyasasında bankaların günlük teminatsız borçlanmalar için birbirine ödediği faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 6.2]

Bankaya koşma (bank run) ya da banka paniği (bank panic), çok sayıda mevduat sahibinin bankadaki mevduatını aynı anda geri çekmek istemesidir. [Bölüm: Makro 5.4]

Bant içinde sürünen kur (crawling peg with band), döviz kurlarının merkez parite etrafındaki belirli bir aralık içinde değişmesine izin verildiği ve merkez paritenin de zaman zaman değiştirildiği döviz kuru rejimidir. [Bölüm: Makro 7.9]

Basit para çarpanı (simple money multiplier), bankaların serbest rezerv bulundurmadığı ve banka dışı kesimin nakit para kullanmadığı durumdaki para çarpanıdır. [Bölüm: Makro 5.6]

Baskın strateji (dominant strategy), oyun kuramında bir oyuncuya diğer oyuncuların stratejisi ne olursa olsun en yüksek ödentiyi kazandıran stratejidir. [Bölüm: Mikro 12.4]

Başabaş noktası (break even point), toplam gelirin toplam gidere eşit olması sonucunda ekonomik kârın sıfır olmasına denir. [Bölüm: Mikro 9.3]

Bedavacı sorunu (free rider problem), bazı ekonomik birimlerin bir mal ya da hizmeti kendi payına düşenden fazla kullanması ya da kendi payına düşen maliyeti ödememesi durumudur. [Bölüm: Mikro 14.5]

Beklenen değer (expected value) ya da kısaca EV, olasılığa göre ağırlıklı ortalama alma işlemidir. [Bölüm: Mikro 6.1]

Beklenen fayda (expected utility) ya da kısaca EU, faydanın olasılığa göre ağırlıklı ortalamasını alma işlemidir. [Bölüm: Mikro 6.2]

Belirsizlik (uncertainty), gelecekteki bir olayın nasıl sonuçlanacağının tam olarak bilinmemesi durumudur. [Bölüm: Mikro 6.1]

Beşeri sermaye (human capital); üretimde kullanılan eğitim, beceri, deneyim, girişimcilik gibi insana ait birikimlerdir. [Bölüm: Mikro 13.3, 15.2; Makro 14.2]

Bilanço (balance sheet), bir kuruluşun belli bir dönemdeki tüm varlık ve yükümlülüklerinin nelerden oluştuğunu özetleyen finansal tablodur. [Bölüm: Makro 5.5]

Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı (one week repo auction rate), bankaların ellerindeki menkul kıymetleri TCMB’ye bir haftalığına satıp vade sonunda geri alması işlemi için uygulanan faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 12.1]

Bireysel arz (individual supply) ya da kısaca s, belli bir dönemde piyasadaki tek bir satıcının farklı fiyatlara bağlı olarak satmak istediği ürün miktarıdır. [Bölüm: Mikro 2.4]

Bireysel talep (individual demand) ya da kısaca d, belli bir dönemde piyasadaki tek bir alıcının farklı fiyatlara bağlı olarak satın almak istediği ürün miktarıdır. [Bölüm: Mikro 2.2]

Birim esnek ilişki (unit elastic relationship), bir değişkendeki yüzde bir artış sonucunda diğer değişkenin de yüzde bir tepki vermesidir. [Bölüm: Mikro 3.2]

Birinci derece fiyat ayrımcılığı (first degree price discrimination) ya da tam fiyat ayrımcılığı (perfect price discrimination), belli bir ürünün her bir alıcıya o ürün için ödemeye razı olduğu en yüksek fiyattan satılması uygulamasıdır. [Bölüm: Mikro 10.6]

Birinci fiyat kapalı teklif ihalesi (first-price sealed-bid auction) katılımcıların kapalı teklif verdiği ve en yüksek teklifi verenin kazanıp teklif ettiği fiyatı ödediği ihale türüdür. [Bölüm: Mikro 6.6]

Birincil gelir hesabı (primary income account); ödemeler dengesinde faktör gelir ve giderlerini gösteren başlıktır. [Bölüm: Makro 9.6]

Birleşme (merger), iki firmanın kendi isteğiyle biraraya gelerek tek bir yeni firmaya dönüşmesidir. [Bölüm: Mikro 12.2; Makro 9.6]

Birlikte arz edilen mallar (goods in joint supply), aynı üretim süreci sonunda çıktı olarak elde edilen birden fazla ürünün her biridir. [Bölüm: Mikro 2.5]

Bolluk çelişkisi (paradox of plenty) ya da kaynak laneti (resource curse); petrol gibi doğal kaynakların bazı ülkelerde ekonomik büyüme yerine çatışma, savaş, yolsuzluk ve fakirlik getirmesi olgusudur. [Bölüm: Makro 14.2]

Bono (bill), vadesi bir yıldan kısa olan tahvillerdir. [Bölüm: Makro 6.2]

Buhran ya da depresyon (depression), kesin bir tanımı olmamakla birlikte, birden fazla ülkeyi etkileyen ve toplam üretimin yüzde 10'dan fazla düştüğü şiddetli ve uzun süreli resesyondur. [Bölüm: Makro 2.1]

Bükülme noktası (inflection point), bir eğrinin eğiminin artma yönünden azalışa ya da azalma yönünden artışa döndüğü noktadır. [Bölüm: Mikro 7.2]

Bütçe açığı (budget deficit); belli bir dönemde devletin toplam gelirlerinin, toplam harcamalarından az olması durumu ve bu durumdaki eksik miktardır. [Bölüm: Makro 11.4]

Bütçe dengesi (budget balance), makroekonomi bağlamında devletin belli bir dönemdeki toplam gelirleri ile aynı dönemdeki toplam giderleri arasındaki farktır. [Bölüm: Makro 11.4]

Bütçe doğrusu (budget line), aynı sabit harcama ile satın alınabilen mal ve hizmet bileşenlerini gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 5.4]

Bütçe fazlası (budget surplus); belli bir dönemde devletin toplam gelirlerinin, toplam harcamalarından çok olması durumu ve bu durumdaki fazla miktardır. [Bölüm: Makro 11.4]

Büyük Buhran (Great Depression), 1929 yılında ABD'de başlayan ve 1930'lu yılların sonuna kadar tüm dünyada etkili olan şiddetli ekonomik kriz dönemidir. [Bölüm: Makro 1.3, 15.1]

Büyük sayılar yasası (law of large numbers), bir rastsal olay çok kez tekrarlandığı zaman ortalama sonucun beklenen değere yaklaşacağını söyleyen temel istatistik kavramıdır. [Bölüm: Mikro 6.4]

C


Cari (current), geçerli olan ya da yürürlükte olan anlamına gelen bir ekonomi ve muhasebe terimidir. [Bölüm: Makro 2.2]

Cari fiyatlarla GSYH (GDP in current prices) ya da nominal GSYH (nominal GDP), belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin değerini aynı dönemdeki fiyatlarla ölçen milli gelir yöntemidir. [Bölüm: Makro 2.3]

Cari işlemler hesabı (current account balance), ödemeler dengesinde ticaret ve gelir akımlarını gösteren ana başlıktır. [Bölüm: Makro 9.6]

Chamberlin modeli (Chamberlin model), tektip ürün üreten iki özdeş firmanın aralarındaki karşılıklı bağımlılığın farkında olarak çıktı seçimi yaptığı oligopol modelidir. [Bölüm: Mikro 12.3]

Coase kanıtsavı (Coase theorem), işlem maliyetinin düşük olduğu durumlarda tarafların anlaşarak dışsallık sorununu ortadan kaldırabileceğini gösteren matematiksel çözümlemedir. [Bölüm: Mikro 14.4]

Cournot modeli (Cournot model), tektip ürün üreten iki özdeş firmanın birbirinden bağımsız ve aynı anda çıktı seçimi yaptığı duopol modelidir. [Bölüm: Mikro 12.3]

Ç


Çalışan (employed) ya da istihdamda olan, belli bir dönemde ücret ya da kâr elde etmek amacıyla üretime ya da hizmet sağlamaya yönelik herhangi bir faaliyette bulunan kişilerdir. [Bölüm: Makro 4.1]

Çalışma çağındaki nüfus (working age population), Türkiye ve birçok ülkede yaygın kullanılan tanıma göre, 15 yaş üstü bireyleri kapsayan nüfustur. [Bölüm: Makro 4.1]

Çapraz döviz kuru (cross exchange rate), iki yabancı para birimi arasında üçüncü bir para birimi kullanılarak hesaplanan döviz kurudur. [Bölüm: Makro 7.1]

Çapraz fiyat esnekliği (cross price elasticity) ya da talebin çapraz fiyat esnekliği (cross price elasticity of demand), kısaca εXP, bir ürünün fiyatındaki yüzde bir artış sonucunda ilgili bir diğer ürünün talep edilen miktarının yüzde kaç değiştiğini gösteren temel esneklik türüdür. [Bölüm: Mikro 3.6]

Çarpan (multiplier), otonom harcamalardaki birim değişikliğin denge geliri üzerinde ne kadar etki yaratacağını gösteren katsayıdır. [Bölüm: Makro 8.8, 9.5, 11.2]

Çekirdek enflasyon (core inflation), fiyatlar üzerindeki çeşitli geçici etkiler çıkartıldığı zaman genel fiyat düzeyinde görülen yüzdelik artıştır. [Bölüm: Makro 3.3]

Çevrimsel bütçe dengesi (cyclical budget balance), kamu bütçe dengesinde iş çevrimlerine bağlı olarak gerçekleşen açık ya da fazladır. [Bölüm: Makro 11.4]

Çevrimsel işsizlik (cyclical unemployment), iş çevrimleri nedeniyle ekonomide toplam üretimin düşmesi sonucunda ortaya çıkan işsizlik türüdür. [Bölüm: Makro 4.2]

Çıktı açığı (output gap), gerçekleşen reel GSYH ile potansiyel GSYH arasında oluşan pozitif ya da negatif farktır. [Bölüm: Makro 4.3, 10.9]

Çıktı piyasası (output market) ya da ürün piyasası (product market), son tüketime yönelik mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı piyasalardır. [Bölüm: Mikro 1.5]

Çıktı-faktör eğrisi (output-factor curve) ya da genişleme yolu (expansion path), diğer her şey sabitken toplam ürün arttıkça üreticinin kullandığı faktör bileşenlerinin nasıl değiştiğini gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 7.6]

Çift taraflı tekel (bilateral monopoly), tek bir satıcıya karşılık tek bir alıcının bulunduğu piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 10.7]

Çok-birimli ihale (multi-unit auction), tek seferde birden fazla ürünün ihale yoluyla satışa sunulmasıdır. [Bölüm: Mikro 6.6]

 

D


Dağıtımda etkinlik (allocative efficiency), mal ve hizmetlerin tüketici tercih ve talepleri doğrultusunda üretilmesidir. [Bölüm: Mikro 4.1, 9.7, 10.5, 11.5, 14.1]

Dalgalı kur rejimi (floating exchange rate regime), nominal döviz kurlarının döviz piyasasında döviz arz ve talebi tarafından serbestçe belirlendiği döviz kuru rejimidir. [Bölüm: Makro 7.9]

Dara kaybı (deadweight loss) ya da toplumsal kayıp, piyasada ekonomik etkinliği sağlayan düzeye göre daha az ya da daha çok ürün alınıp satılması sonucunda ekonomik fazlanın düşmesidir. [Bölüm: Mikro 4.4, 14.3]

Daralmacı açık (recessionary gap) ya da negatif çıktı açığı (negative output gap), kısa dönemde reel GSYH’nin potansiyel GSYH’den düşük olduğu ve dolayısıyla ekonominin daralma döneminde kabul edildiği durumdur. [Bölüm: Makro 10.9]

Daraltıcı maliye politikası (contractionary fiscal policy), toplam talebi ve reel GSYH'yi azaltmaya yönelik maliye politikasıdır. [Bölüm: Makro 11.1]

Daraltıcı para politikası (contractionary monetary policy), toplam talebi ve reel GSYH'yi azaltmaya yönelik para politikasıdır. [Bölüm: Makro 12.2]

Davranışsal ekonomi (behavioral economics), psikolojik ve sosyolojik etmenlerin tüketici seçimini nasıl etkilediğini araştıran ekonomi dalıdır. [Bölüm: Mikro 5.5]

Dayanıklı mal (durable good), hemen tüketilmeyip uzun süre yarar sağlayan mallardır. [Bölüm: Makro 2.4]

Dayanıksız mal (nondurable good), tek seferde tüketilen ya da kısa bir süre kullanılabilen mallardır. [Bölüm: Makro 2.4]

Deflasyon (deflation), genel fiyat düzeyinde kalıcı olarak gerçekleşen azalmadır. [Bölüm: Makro 3.1]

Değer çelişkisi (paradox of value), insanlar için yaşamsal öneme sahip bazı malların fiyatı ucuzken görece önemsiz bazı malların fiyatının yüksek olması olgusudur. [Bölüm: Mikro 5.1]

Değer kaybı (depreciation), piyasa koşulları nedeniyle bir varlık ya da para biriminin diğer varlık ya da para birimleri karşısında değerinin azalmasıdır. [Bölüm: Makro 7.7]

Değer kazancı (appreciation), piyasa koşulları nedeniyle bir varlık ya da para biriminin diğer varlık ya da para birimleri karşısında değerinin artmasıdır. [Bölüm: Makro 7.7]

Değer saklama aracı (store of value), paranın elde var olan satın alma gücünü gelecekte de kullanabilmeyi sağlama işlev ve özelliğidir. [Bölüm: Makro 5.1]

Değere göre vergi (ad valorem tax), vergiye konu olan nesnenin parasal değeri üzerinden alınan vergidir. [Bölüm: Mikro 4.6]

Değişim aracı (medium of exchange), paranın mal ve hizmet satın alımında kullanılması işlev ve özelliğidir. [Bölüm: Makro 5.1]

Değişken faktör (variable factor) ya da değişken girdi (variable input), miktarı istenildiği zaman değiştirilebilen üretim faktörleridir. [Bölüm: Mikro 8.1]

Değişken gider (variable cost), üretim miktarına bağlı olarak değişen hammadde ve elektrik tüketimi gibi giderlerdir. [Bölüm: Mikro 8.1]

Değişken girdi (variable input) ya da değişken faktör (variable factor), miktarı istenildiği zaman değiştirilebilen üretim faktörleridir. [Bölüm: Mikro 8.1]

Denge döviz kuru (equilibrium exchange rate), döviz piyasası dengedeyken alım satım işlemlerinin gerçekleştiği döviz kurudur. [Bölüm: Makro 7.7]

Denge faiz oranı (equilibrium interest rate), para piyasası dengedeyken borç alıp verme işlemlerinin gerçekleştiği faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 6.7]

Denge faktör bileşeni (equilibrium factor combination), üretici dengesinde kullanılan faktör paketidir. [Bölüm: Mikro 7.5]

Denge fiyatı (equilibrium price), piyasa dengedeyken alışverişlerin gerçekleştiği fiyattır. [Bölüm: Mikro 2.6]

Denge gelir düzeyi (equilibrium income level), ekonomi gelir dengesindeyken gerçekleşen toplam üretim miktarıdır. [Bölüm: Makro 10.6]

Denge genel fiyat düzeyi (equilibrium general price level), ekonomi gelir dengesindeyken oluşan genel fiyat düzeyidir. [Bölüm: Makro 10.6]

Denge miktarı (equilibrium quantity), piyasa dengedeyken alınıp satılan ürün miktarıdır. [Bölüm: Mikro 2.6]

Denge tüketim paketi (equilibrium consumption bundle), tüketici dengesinde satın alınan ürün paketidir. [Bölüm: Mikro 5.5]

Denge ücreti (equilibrium wage), emek piyasası dengedeyken oluşan ücret düzeyidir. [Bölüm: Mikro 13.6]

Denk bütçe çarpanı (balanced budget multiplier), devlet harcamalarında bütçeyi denk tutacak şekilde yapılan birim değişikliğin denge geliri üzerinde ne kadar etki yaratacağını gösteren katsayıdır. [Bölüm: Makro 11.2]

Depresyon (depression) ya da buhran, kesin bir tanımı olmamakla birlikte, birden fazla ülkeyi etkileyen ve toplam üretimin yüzde 10'dan fazla düştüğü şiddetli ve uzun süreli resesyondur. [Bölüm: Makro 2.1]

Devalüasyon (devaluation), sabit kur sistemi altında döviz kurunun tek seferde yükseltilerek yerli paranın değerinin düşürülmesidir. [Bölüm: Makro 7.9]

Devlet (government), çıkardığı yasalar ve uyguladığı politikalarla ekonomiyi etkileyen ve aynı zamanda kendisi de üretim ve tüketim yapan merkezi ya da yerel yönetimlerdir. [Bölüm: Mikro 1.4; Makro 1.4]

Devlet aksaklığı (government failure); devletin de insanlardan oluştuğunu ve bu kişi, politikacı ya da bürokratların kendi kişisel çıkarları doğrultusunda hareket edebileceğini söyleyen düşüncedir. [Bölüm: Mikro 10.5, 15.3]

Devlet harcamaları (government expenditures), devletin tüketim ve yatırım harcamalarının toplamıdır. [Bölüm: Makro 11.1]

Devlet harcaması çarpanı (government spending multiplier), devlet harcamalarındaki birim değişikliğin denge geliri üzerinde ne kadar etki yaratacağını gösteren katsayıdır. [Bölüm: Makro 11.2]

Devlet iç borçlanma senedi (government domestic debt security) ya da kısaca DİBS, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yurtiçinde piyasaya sürülen tahvil ve bonolardır. [Bölüm: Makro 5.2, 6.2]

Devletin tüketim harcamaları (government consumption expenditures) ya da kısaca G, devletin hizmetlerini yerine getirebilmek için yurtiçinde yaptığı mal ve hizmet alımlarını kapsayan ana harcama başlığıdır. [Bölüm: Makro 2.4]

Devralma (acquisiton), bir firmanın başka bir firmaya ait ortaklık paylarının çoğunu ya da tamamını alarak o firmanın yönetimini elde etmesidir. [Bölüm: Mikro 12.2; Makro 9.6]

Dış borç (external debt), devletin yurtdışında yerleşik hanehalkları ve firmalardan ya da diğer devletlerden aldığı toplam borç miktarıdır. [Bölüm: Makro 11.5]

Dış dünya (rest of the world), bir ekonominin ticaret yaptığı ve ekonomik ilişkiler kurduğu diğer tüm ülkelerdir. [Bölüm: Mikro 1.4; Makro 1.4]

Dışlama etkisi (crowding out effect), devletin tüketim ve yatırım harcamalarının özel tüketim ve yatırımların yerine geçmesi durumudur. [Bölüm: Makro 11.5]

Dışlanabilirlik (excludability) ya da tüketimde dışlanabilirlik (excludability in consumption), bir mal ya da hizmeti satın almamış olan kişilerin o mal ya da hizmeti kullanmasının engellenebilmesidir. [Bölüm: Mikro 14.5]

Dışsallık (externality), bir ekonomik faaliyetin o faaliyete taraf olmayan kişiler üzerinde yaptığı etkidir. [Bölüm: Mikro 4.4, 14.3]

Dışsallıkların içselleştirilmesi (internalizing externalities), ekonomik birimlerin seçim yaparken sosyal maliyet ve faydaları dikkate almasını sağlayacak yöntemlerdir. [Bölüm: Mikro 14.4]

DİBS ya da devlet iç borçlanma senedi (government domestic debt security), Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından yurtiçinde piyasaya sürülen tahvil ve bonolardır. [Bölüm: Makro 5.2, 6.2]

Diğer her şey sabit (all else being equal) ya da Latince ceteris paribus, belli bir ekonomik ilişkiyi incelerken diğer tüm etkilerin sabit tutulduğu varsayımıdır. [Bölüm: Mikro 1.2; Makro 1.2]

Dikey birleşme (vertical merger), belli bir ürün ya da ürün grubunun farklı parçaları ya da üretim aşamalarıyla ilgili iki firmanın birleşmesidir. [Bölüm: Mikro 12.2]

Dip (trough), resesyon süreci sonunda ekonomik faaliyetin en düşük düzeye ulaştığı noktadır. [Bölüm: Makro 2.1]

Dirsekli talep eğrisi modeli (kinked demand curve model) ya da Sweezy modeli (Sweezy model), bir firmanın malına olan talebin rakip firmaların fiyat değişikliği karşısında verdiği tepkiye bağlı olduğu oligopol modelidir. [Bölüm: Mikro 12.3]

Doğal işsizlik oranı (natural rate of unemployment) ya da kısaca UN, emek piyasasının normal işleyişi sonucunda görülen ve uzun dönemde sürdürülebilir olan en düşük işsizlik oranıdır. [Bölüm: Makro 4.2]

Doğal kaynak (natural resource) ya da toprak (land), kısaca N, işlenebilen ya da üzerine inşa edilebilen toprağı ve yine toprak ve doğadan gelen her türlü kaynağı anlatan temel üretim faktörüdür. [Bölüm: Mikro 7.2, 13.1; Makro 2.4, 14.2]

Doğal oran önsavı (natural rate hypothesis), enflasyon oranı ne olursa olsun işsizlik oranının zamanla doğal işsizlik düzeyine geri döneceği yönündeki kuramsal beklentidir. [Bölüm: Makro 13.3, 15.4]

Doğal tekel (natural monopoly), ölçeğe göre artan getiri nedeniyle üretimde en düşük maliyetin tek bir satıcı ile sağlanabildiği piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 10.2]

Doğrudan alım (outright purchase), merkez bankasının açık piyasada menkul kıymet satın alması işlemidir. [Bölüm: Makro 6.6]

Doğrudan kotasyon (direct quotation) ya da kısaca E, bir birim yabancı para karşılığında ne kadar yerli para alınabileceğini gösteren döviz kurudur. [Bölüm: Makro 7.1]

Doğrudan müdahale (direct intervention), devletin fiyat ya da miktar düzenlemesi yoluyla piyasayı etkilediği uygulamalarıdır. [Bölüm: Mikro 4.4]

Doğrudan satım (outright sale), merkez bankasının açık piyasada menkul kıymet satması işlemidir. [Bölüm: Makro 6.6]

Doğrudan yabancı yatırım (foreign direct investment), yurtdışındaki ekonomik birimlerin yurtiçinde yaptığı fiziksel yatırımlardır. [Bölüm: Makro 9.6]

Dolarizasyon (dollarisation), bir ülkedeki günlük işlemlerde resmi ya da gayriresmi olarak başta ABD Doları olmak üzere yabancı para birimlerinin kullanılmasıdır. [Bölüm: Makro 3.5]

Dolaşımdaki para (money in circulation), ekonomik birimlerin elinde bulunan kağıt ve madeni paralardır. [Bölüm: Makro 5.2]

Dolaylı kotasyon (indirect quotation) ya da kısaca ED, bir birim yerli para karşılığında ne kadar yabancı para alınabileceğini gösteren döviz kurudur. [Bölüm: Makro 7.1]

Dolaylı müdahale (indirect intervention), devletin vergi ya da teşvikler yoluyla piyasayı etkilediği uygulamalarıdır. [Bölüm: Mikro 4.4]

Dolaylı talep (indirect demand) ya da türev talep (derived demand); bir nesneye olan talebin o nesne kullanılarak üretilen ya da edinilen mal, hizmet ya da yatırım aracının talebine bağlı olması durumudur. [Bölüm: Mikro 13.1; Makro 6.3, 7.3]

Dolaylı vergi (indirect tax), mal ve hizmetlerin kullanımından kaynaklanan ve gelir ya da servete bağlı olmadan herkes tarafından aynı oranda ödenen vergilerdir. [Bölüm: Mikro 15.4; Makro 2.4, 11.1]

Dolaysız vergi (direct tax), gelir ya da servete bağlı olarak belli aralıklarla ve verginin yükümlüsü tarafından ödenen vergilerdir. [Bölüm: Mikro 15.4; Makro 11.1]

Dördüncü derece fiyat ayrımcılığı (fourth degree price discrimination) ya da ters fiyat ayrımcılığı (reverse price discrimination), belli bir ürünün maliyeti farklı alıcılar için değişse de her bir alıcıya aynı fiyattan satılması uygulamasıdır. [Bölüm: Mikro 10.6]

Döviz (foreign exchange), yabancı ülke paraları ya da yabancı para yerine geçen her türlü ödeme aracıdır. [Bölüm: Makro 7.1]

Döviz arz eğrisi (foreign exchange supply curve), diğer her şey sabitken döviz kuru ve arz edilen döviz miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 7.5]

Döviz arzı (foreign exchange supply) ya da kısaca SE, belli bir dönemde ekonomideki tüm birimlerin döviz kuruna bağlı olarak satmayı istediği toplam döviz miktarıdır. [Bölüm: Makro 7.5]

Döviz kuru hedeflemesi (exchange rate targeting), merkez bankasının ulusal para birimi ile diğer bir ülkenin para birimi arasında sabit bir değişim oranı ya da aralığını hedeflediği para politikası rejimidir. [Bölüm: Makro 12.3]

Döviz kuru istikrarı (foreign exchange rate stability), bir ülkenin para biriminin diğer ülke paraları karşısındaki değerinin zaman içinde sabit kalması ya da düşük ve öngörülebilir bir oranda değişmesidir. [Bölüm: Makro 1.5]

Döviz piyasası (foreign exchange market), farklı ülke paralarının alınıp satıldığı ve bu süreçte döviz kurlarının belirlendiği fiziksel ya da sanal ortamdır. [Bölüm: Makro 7.1]

Döviz piyasası dengesi (foreign exchange market equilibrium), belli bir dönemde piyasada talep edilen döviz miktarı ile arz edilen döviz miktarının birbirine eşit olduğu durumdur. [Bölüm: Makro 7.7]

Döviz talebi (foreign exchange demand) ya da kısaca DE, belli bir dönemde ekonomideki tüm birimlerin döviz kuruna bağlı olarak satın almayı istediği toplam döviz miktarıdır. [Bölüm: Makro 7.3]

Döviz talep eğrisi (foreign exchange demand curve), diğer her şey sabitken döviz kuru ve talep edilen döviz miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 7.3]

Duopol (duopoly), yalnızca iki firmadan oluşan oligopol piyasasıdır. [Bölüm: Mikro 12.1]

Duran varlık (fixed asset) ya da sabit sermaye (fixed capital); gelecekte gelir yaratmak için üretilen makine, fabrika, araç, bina gibi dayanıklı mallardır. [Bölüm: Makro 2.4]

Düşük işsizlik (low unemployment), iş aradığı halde bir işte çalışmayan kişiler olarak tanımlanan işsizlerin bir ülkede işgücü içindeki oranının düşük olmasıdır. [Bölüm: Makro 1.5]

Düşük mal (inferior good), ortalama gelir düzeyi arttığı zaman piyasada talebi azalan ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 2.3, 5.6]

Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar Bütçesi (Regulatory and Supervisory Institutions Budget); özel kanunla kurulmuş olan Sermaye Piyasası Kurulu, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu gibi kurul ve üst kurulların bütçesidir. [Bölüm: Makro 11.6]

 

E


Eğim (slope) ya da kısaca μ, yatay eksende gösterilen değişkendeki bir birim artış sonucunda dikey eksende gösterilen değişkenin kaç birim arttığını ya da azaldığını anlatan ölçümdür. [Bölüm: Mikro 1.6, 3.1]

Ekonomi (economics) ya da diğer adıyla iktisat, birey ve toplumların geniş istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için ellerindeki sınırlı kaynakları nasıl kullandığını araştıran bilim dalıdır. [Bölüm: Mikro 1.1; Makro 1.1]

Ekonomik birim (economic unit); ekonominin dört temel bileşenini oluşturan hanehalkları, firmalar, devlet ve dış dünyanın her bir karar alıcı üyesidir. [Bölüm: Mikro 1.4; Makro 1.4]

Ekonomik büyüme (economic growth), bir ülkede üretilen mal ve hizmet miktarında zaman içinde görülen genel ve kalıcı artıştır. [Bölüm: Makro 1.5, 10.8, 14.1]

Ekonomik dalgalanma (economic fluctuation) ya da iş çevrimi (business cycle); piyasa ekonomilerinde birkaç yıllık dönemler içinde toplam üretim, gelir ve harcamalarda görülen iniş ve çıkışlardır. [Bölüm: Makro 2.1]

Ekonomik daralma (economic contraction), bir ekonomide toplam üretimin genel düşüş gösterdiği dönemdir. [Bölüm: Makro 2.1]

Ekonomik etkinlik (economic efficiency), sınırlı kaynaklarla hangi ürünlerin nasıl ve kimin için üretileceğine toplumsal kazancı maksimum yapacak şekilde karar verilmesidir. [Bölüm: Mikro 4.1, 14.1]

Ekonomik fazla (economic surplus), piyasanın alıcı ve satıcılara sağladığı toplam kazançtır ve tüketici fazlası ile üretici fazlasının toplamına eşittir. [Bölüm: Mikro 4.4, 6.5]

Ekonomik genişleme (economic expansion), bir ekonomide toplam üretimin genel artış gösterdiği dönemdir. [Bölüm: Makro 2.1]

Ekonomik kâr (economic profit), hem açık hem de örtük giderleri dikkate alan kâr hesaplamasıdır. [Bölüm: Mikro 7.1]

Ekonomik küreselleşme (economic globalization); mal, hizmet, sermaye, bilgi, teknoloji ve insanların sınırlar arasında serbetçe hareket etmesidir. [Bölüm: Makro 9.1]

Ekonomik sistem (economic system), bir toplumda ya da bölgede ekonomik kararların nasıl alındığını ve buna ilişkin kurumsal yapıyı anlatan kavramdır. [Bölüm: Makro 1.5]

Eksik bilgi (incomplete information); bir ekonomik faaliyeti etkileyebilecek fiyat, kalite, miktar, üretim yöntemi gibi tüm bilgileri ilgili herkesin bilmemesi durumudur. [Bölüm: Mikro 4.4, 11.1, 14.6]

Eksik istihdamda olan (underemployed), ücretli bir işte yeteri kadar çalışamayan ya da sahip olduğu bilgi ve becerileri tam olarak kullanamayan kişilerdir. [Bölüm: Makro 4.1]

Eksik rekabet (imperfect competition), ideal rekabet koşulları için gerekli tüm özelliklere sahip olmayan piyasa yapısıdır. [Bölüm: Makro 4.4, 9.1, 11.1, 13.E, 14.2]

Emeğin marjinal ürün değeri (marginal value product of labor) ya da kısaca MVPL, emek miktarını bir birim artırmanın getirdiği ek ürünün satışından elde edilen gelirdir. [Bölüm: Mikro 13.E]

Emeğin marjinal ürün geliri (marginal revenue product of labor) ya da kısaca MRPL, emek miktarı bir birim artırıldığı zaman toplam gelir miktarında görülen değişikliktir. [Bölüm: Mikro 13.2]

Emeğin marjinal ürünü (marginal product of labor) ya da kısaca MPL, emek miktarı bir birim artırıldığı zaman toplam ürün miktarında görülen değişikliktir. [Bölüm: Mikro 7.2]

Emeğin ortalama ürünü (average product of labor) ya da kısaca APL, belli bir dönemde birim emek başına üretilen ürün miktarıdır. [Bölüm: Mikro 7.2]

Emeğin ücret oranı (wage rate of labor) ya da kısaca PL, üretimde bir birim emek kullanmak için ödenen bedeldir. [Bölüm: Mikro 7.4, 13.2]

Emek (labor) ya da kısaca L, insanlar tarafından yapılan fiziksel ya da düşünsel iş ve çalışmayı anlatan temel üretim faktörüdür. [Bölüm: Mikro 7.2, 13.1; Makro 2.4, 4.1, 14.2]

Emek arz eğrisi (labor supply curve), diğer her şey sabitken ücret düzeyi ile arz edilen emek miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 5.6]

Emek arz fazlası (excess labor supply) ya da işsizlik (unemployment), emek piyasasında arz edilen emek miktarının talep edilen miktardan fazla olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 13.6]

Emek arzı (labor supply) ya da kısaca SL, belli bir dönemde farklı ücret oranlarına bağlı olarak hanehalklarının piyasaya sunduğu emek miktarıdır. [Bölüm: Mikro 13.4; Makro 14.2]

Emek kıtlığı (labor shortage) ya da emek talep fazlası (excess labor demand), emek piyasasında talep edilen emek miktarının arz edilen miktardan fazla olduğu duruma denir. [Bölüm: Mikro 13.6]

Emek piyasası (labor market) ya da işgücü piyasası, emeğini arz edenler ile emek talep edenlerin bir araya geldiği ve bu süreçte emeğin ücret oranının belirlendiği fiziksel ya da sanal ortamdır. [Bölüm: Mikro 5.7, 13.1; Makro 4.1]

Emek piyasası dengesi (labor market equilibrium), belli bir dönemde piyasada talep edilen emek miktarıyla arz edilen emek miktarının birbirine eşit olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 13.6]

Emek talebi (labor demand) ya da kısaca DL, belli bir dönemde farklı ücret oranlarına bağlı olarak üreticilerin istihdam etmek istediği emek miktarıdır. [Bölüm: Mikro 13.2]

Emek talep fazlası (excess labor demand) ya da emek kıtlığı (labor shortage), emek piyasasında talep edilen emek miktarının arz edilen miktardan fazla olduğu duruma denir. [Bölüm: Mikro 13.6]

Emek verimliliği (labor productivity), belli bir dönemde işçi başına düşen ortalama üretim miktarıdır. [Bölüm: Makro 14.2]

Endeksleme (indexation), parasal büyüklüklerin yasalar ya da sözleşme gereği belli aralıklarla ve otomatik olarak bir fiyat endeksine göre düzeltilmesidir. [Bölüm: Makro 3.5]

Enflasyon (inflation) ya da kısaca π, genel fiyat düzeyinde kalıcı olarak gerçekleşen yüzdelik artıştır. [Bölüm: Makro 3.1, 13.1]

Enflasyon hedeflemesi (inflation targeting), merkez bankasının ulaşmak ya da sürdürmek istediği belirli bir enflasyon düzeyini hedeflediği para politikası rejimidir. [Bölüm: Makro 12.3]

Enflasyonu artırmayan işsizlik oranı (nonaccelerating inflation rate of unemployment) ya da yaygın bilinen adıyla kısaca NAIRU, ülkedeki emek piyasasını uzun dönem dengesinde tutan ve bu yüzden enflasyonda artışa yol açmayan işsizlik oranıdır. [Bölüm: Makro 13.3]

Engel eğrisi (Engel curve) ya da gelir-tüketim eğrisi (income-consumption curve), diğer her şey sabitken tüketicinin geliri ile belli bir malın talep edilen miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 5.6]

Engel Yasası (Engel’s Law), gelir düzeyi arttıkça gıda harcamalarının gelir içindeki payının azalacağını söyleyen çözümlemedir [Bölüm: Mikro 3.6]

Esnek ilişki (elastic relationship), bir değişkendeki yüzde bir artış sonucunda diğer değişkenin yüzde birden daha fazla tepki vermesidir. [Bölüm: Mikro 3.2]

Esnek olmayan ilişki (inelastic relationship) ya da katı ilişki, bir değişkendeki yüzde bir artış sonucunda diğer değişkenin yüzde birden daha az tepki vermesidir. [Bölüm: Mikro 3.2]

Esneklik (elasticity) ya da kısaca ε, yatay eksende gösterilen değişkendeki yüzde bir artış sonucunda dikey eksende gösterilen değişkenin yüzde kaç arttığını ya da azaldığını anlatan ölçümdür. [Bölüm: Mikro 3.1]

Eşmaliyet doğrusu (isocost line), aynı sabit harcama ile satın alınabilen üretim faktörü bileşenlerini gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 7.4]

Eşürün eğrisi (isoquant curve), diğer her şey sabitken aynı toplam ürünü veren girdi bileşenlerini gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 7.3]

Eşürün haritası (isoquant map), farklı toplam ürün miktarlarını gösteren birden fazla eşürün eğrisinin tümüdür. [Bölüm: Mikro 7.3]

Etki gecikmesi (impact lag), ekonomi politikasının uygulanması ile bu politikanın etkilerinin hissedilmesi arasında geçen süredir. [Bölüm: Makro 11.5, 12.5]

F


Faaliyet kârı (operating profit), üretimden elde edilen gelirin üretimden kaynaklanan değişken giderleri tümüyle karşılayabildiği durumdur. [Bölüm: Mikro 9.3, 11.3]

Faaliyet zararı (operating loss), üretimden elde edilen gelirin üretimden kaynaklanan değişken giderleri tümüyle karşılayamadığı durumdur. [Bölüm: Mikro 9.3, 11.3]

Faiz (interest), başkasına ait sermayeyi kullanma karşılığında ödenen ve önceden belirlenmiş bedeldir. [Bölüm: Mikro 13.7; Makro 2.4, 6.1]

Faiz dışı bütçe dengesi (primary budget balance), devletin faiz ödemeleri dışarıda tutularak hesaplanan bütçe dengesidir. [Bölüm: Makro 11.4]

Faiz oranı (interest rate), ödenecek faizin ödünç alınan miktara oranıdır. [Bölüm: Makro 6.1]

Faiz riski (interest risk), faiz oranında beklenmedik bir değişikliğin borç ve alacakların değerini olumsuz etkileme riskidir. [Bölüm: Makro 5.4]

Faktör maliyeti (factor cost) ya da girdi maliyeti (input cost), üretim sürecinde kullanılan emek, sermaye, toprak gibi girdilerin maliyetidir. [Bölüm: Mikro 2.5]

Faktör piyasası (factor market) ya da girdi piyasası (input market), üretim yapmak için gerekli araç ve maddelerin alınıp satıldığı piyasalardır. [Bölüm: Mikro 1.5, 13.1]

Fayda (utility) ya da kısaca U, tüketicinin belli bir mal ya da hizmetten sağladığı tatmin ve yararları gösteren kavramsal ölçüttür. [Bölüm: Mikro 5.1, 6.2]

Fayda fonksiyonu (utility function), tüketim miktarına bağlı olarak toplam faydanın nasıl değiştiğini gösteren matematiksel ilişkidir. [Bölüm: Mikro 5.2, 6.2]

Fayda kuramı (utility theory), maddi yaşam kalitesini artırmak isteyen tüketicinin hangi ürünleri ne miktarda tüketeceğini ya da elde edebileceğini açıklayan ilkeler bütünüdür. [Bölüm: Mikro 5.1]

Fayda maksimizasyonu (utility maximization), ürün fiyatları veriliyken belli bir bütçe kullanarak toplam faydayı en yükseğe çıkaracak ürün bileşeninin seçilmesidir. [Bölüm: Mikro 5.5]

Fazlalık (surplus) ya da arz fazlası (excess supply), piyasada arz edilen miktarın talep edilen miktardan fazla olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 2.6]

Federal Fon Oranı (Fed Funds Rate), ABD'deki banka ve diğer mevduat kurumlarının Fed hesabındaki serbest rezervlerini gecelik olarak borç vermeleri işlemine uygulanan faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 12.1]

Fırsat eşitliği (equality of opportunity); tüm toplum bireylerinin cinsiyet, etnik köken, coğrafi konum gibi farklılıklara bakılmaksızın eğitim, iş, sağlık gibi konularda eşit olanaklara sahip olmasıdır. [Bölüm: Mikro 15.4]

Fırsat maliyeti (opportunity cost), bir tercih yapılması sonucunda diğer en iyi seçenekten vazgeçmenin maliyetidir. [Bölüm: Mikro 1.1; Makro 1.1]

Fiat para (fiat money), önemli bir somut kullanım değeri olmayıp yasalar ve devlet güvencesiyle değer ve işlev kazanan genel ödeme araçlarıdır. [Bölüm: Makro 5.1]

Finans hesabı (Financial account), ödemeler dengesinde finansal varlık ve yükümlülüklerle ilgili değişimleri gösteren ana başlıktır. [Bölüm: Makro 9.6]

Finansal bağımsızlık (financial independence), merkez bankasının hedeflerini yerine getirmek için yeterli mali kaynağa sahip olması ve bütçesini kendisinin belirleyebilmesidir. [Bölüm: Makro 12.4]

Finansal hizmetlere erişim (access to financial services), ekonomik birimlerin bankacılık ve sigortacılık hizmetlerinden ne derece kolay yararlanabildiğini anlatan kavramdır. [Bölüm: Mikro 15.4]

Finansal istikrar (financial stability), bir ülkede bankalar ve borsalar gibi finans kurumlarının beklenmedik değişikliklere karşı dayanıklı olması ya da korunmasıdır. [Bölüm: Makro 1.5]

Finansal serbestleşme (financial liberalization), bir ülkenin finansal piyasalar üzerindeki kısıtlamaları kaldırması ve finansal anlamda dış dünya ile bütünleşmesidir. [Bölüm: Makro 9.1]

Firma (firm), toplum tarafından talep edilen mal ve hizmetleri kâr elde etmek amacıyla piyasaya sunan kuruluşlardır. [Bölüm: Mikro 1.4, 8.1; Makro 1.4]

Fisher etkisi (Fisher effect), enflasyon beklentisi nedeniyle nominal faiz oranının reel faiz oranından yüksek çıkması olgusudur. [Bölüm: Makro 6.1]

Fiyat (price), alınan ya da satılan bir ürüne karşılık olarak ödenen bedeldir. [Bölüm: Mikro 2.1]

Fiyat alıcı (price taker), belli bir ürünün fiyatı üzerinde herhangi bir etkiye sahip olmayan alıcı ya da satıcıdır. [Bölüm: Mikro 9.2, 10.1]

Fiyat ayrımcılığı (price discrimination), belli bir ürünün farklı alıcılardan farklı miktarda kâr elde edecek şekilde satılması uygulamasıdır. [Bölüm: Mikro 10.6]

Fiyat endeksi (price index), belli bir grup ürünün fiyat ortalamasını farklı dönemler için ölçen sayılar dizisidir. [Bölüm: Makro 3.1]

Fiyat esnekliği (price elasticity) ya da talebin fiyat esnekliği (price elasticity of demand), kısaca εP, bir ürünün fiyatındaki yüzde bir artış sonucunda o ürünün talep edilen miktarının yüzde kaç azaldığını gösteren temel esneklik türüdür. [Bölüm: Mikro 3.3]

Fiyat istikrarı (price stability), bir ülkede ürün fiyatlarının zaman içinde sabit kalması ya da düşük ve öngörülebilir bir oranda değişmesidir. [Bölüm: Makro 1.5]

Fiyat kısıtlaması (price restriction), devletin bir ürün için ödenecek en düşük ya da en yüksek fiyatı belirleyerek uyguladığı piyasa müdahalesidir. [Bölüm: Mikro 4.5]

Fiyat liderliği modeli (price leadership model), baskın bir firmanın fiyatı belirlediği ve diğer küçük firmaların buna uyum gösterdiği oligopol modelidir. [Bölüm: Mikro 12.3]

Fiyat savaşı (price war), pazar payını artırmak ya da korumak amacıyla hareket eden firmaların birbirlerine tepki olarak art arda fiyat düşürmesidir. [Bölüm: Mikro 12.1]

Fiyat yapıcı (price maker), belli bir ürünün fiyatı üzerinde etki sahibi olan alıcı ya da satıcıdır. [Bölüm: Mikro 10.1]

Fiziksel sermaye (physical capital); üretimde kullanılan makine, fabrika, araç, bina gibi insan yapımı donanımlardır. [Bölüm: Makro 14.2]

Fizyokrasi (physiocracy), zenginliğin sahip olunan tarımsal toprak miktarıyla belirlendiğini ve ekonomik ilişkilerin temelinde bir doğal düzen olduğunu savunan düşünce akımıdır. [Bölüm: Mikro 1.3; Makro 15.1]

Fonksiyonel gelir dağılımı (functional income distribution), toplam gelirin üretim faktörleri arasında nasıl dağıldığını gösteren gelir dağılımı ölçütüdür. [Bölüm: Mikro 15.1]

 

G


Gayri safi katma değer (gross value added) ya da kısaca GSKD (GVA), belli bir dönemde ekonomide ya da ekonominin belli bir iş kolunda yaratılan toplam katma değerdir. [Bölüm: Makro 2.4]

Gayri safi milli hasıla (Gross national product) ya da kısaca GSMH (GNP), belli bir dönemde bir ülke vatandaşlarına ait kaynaklar kullanılarak üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin piyasa değeridir. [Bölüm: Makro 2.5]

Gayri safi sabit sermaye oluşumu (gross fixed capital formation) ya da kısaca GSSSO (GFCF), yurtiçinde yerleşik ekonomik birimlerin yaptığı tüm sabit sermaye harcamalarının toplamıdır. [Bölüm: Makro 2.4, 6.8]

Gayri safi yatırım harcamaları (gross investment expenditures) ya da kısaca I, yurtiçindeki ekonomik birimlerin sabit sermaye ve stok alımlarını kapsayan ana harcama başlığıdır. [Bölüm: Makro 2.4]

Gayri safi yurtiçi hasıla (Gross domestic product) ya da kısaca GSYH (GDP), belli bir dönemde bir ülkedeki kaynaklar kullanılarak üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerin piyasa değeridir. [Bölüm: Makro 2.2]

Gayri safi yurtiçi mutluluk (gross domestic happiness), 1972 yılında Bhutan Kralı Jigme Singye Wangchuck tarafından ortaya atılan milli gelir ve refah ölçütüdür. [Bölüm: Makro 2.6]

Gelir dağılımı (income distribution), bir toplumda üretilen gelirin o toplumdaki farklı kesimler arasında nasıl ve ne derece eşit dağıtıldığını anlatan ölçüttür. [Bölüm: Mikro 15.1]

Gelir dengesi (income equilibrium), belli bir dönemde ekonomideki toplam talep miktarı ile toplam arz miktarının birbirine eşit olduğu durumdur. [Bölüm: Makro 10.6]

Gelir esnekliği (income elasticity) ya da talebin gelir esnekliği (income elasticity of demand), kısaca εY, tüketicilerin gelirindeki yüzde bir artış sonucunda belli bir ürünün talep edilen miktarının yüzde kaç değiştiğini gösteren temel esneklik türüdür. [Bölüm: Mikro 3.6]

Gelir eşdeğerliği kanıtsavı (revenue equivalence theorem), katılımcıların riske tarafsız ve ürüne verilen değerin kişiye özel olduğu varsayımı altında dört temel ihale türünden ortalamada aynı gelirin elde edileceğini gösteren matematiksel çözümlemedir. [Bölüm: Mikro 6.6]

Gelir etkisi (income effect), bir ürün ya da girdinin fiyatı değiştiği zaman satın alma gücünün değişmesi nedeniyle görülen değişikliktir. [Bölüm: Mikro 5.6, 7.6]

Gelir-tüketim eğrisi (income-consumption curve) ya da Engel eğrisi (Engel curve), diğer her şey sabitken tüketicinin geliri ile belli bir malın talep edilen miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 5.6]

Gelirin yeniden dağıtımı (redistribution of income), servetin doğrudan ya da olaylı olarak yüksek gelirli kesimlerden düşük gelirli kesimlere aktarılmasına yönelik uygulamalardır. [Bölüm: Mikro 15.4]

Genç işsizliği oranı (youth unemployment rate), bir ekonomide 15-24 yaş aralığındaki genç işsiz nüfusun genç işgücü içindeki oranını gösteren yüzdedir. [Bölüm: Makro 4.1]

Genel Bütçe (General Budget); devletin tüzel kişiliğini oluşturan TBMM, Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay, Sayıştay, çeşitli bakanlıklar gibi kamu kurumlarının bütçesidir. [Bölüm: Makro 11.6]

Genel fiyat düzeyi (general price level) ya da kısaca P, ekonomideki tüm mal ve hizmetlerin fiyatını toplu olarak anlatan kavramsal niceliktir. [Bölüm: Makro 3.1]

Genişleme yolu (expansion path) ya da çıktı-faktör eğrisi (output-factor curve), diğer her şey sabitken toplam ürün arttıkça üreticinin kullandığı faktör bileşenlerinin nasıl değiştiğini gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 7.6]

Genişlemeci açık (expansionary gap) ya da pozitif çıktı açığı (positive output gap), kısa dönemde reel GSYH’nin potansiyel GSYH’den yüksek olduğu ve dolayısıyla ekonominin genişleme döneminde kabul edildiği durumdur. [Bölüm: Makro 10.9]

Genişletici maliye politikası (expansionary fiscal policy), toplam talebi ve reel GSYH'yi artırmaya yönelik maliye politikasıdır. [Bölüm: Makro 11.1]

Genişletici para politikası (expansionary monetary policy), toplam talebi ve reel GSYH'yi artırmaya yönelik para politikasıdır. [Bölüm: Makro 12.2]

Gider minimizasyonu (cost minimization), faktör fiyatları veriliyken belli bir miktar üretim için toplam gideri en aza indirecek faktör bileşeninin seçilmesidir. [Bölüm: Mikro 7.5]

Giffen malı (Giffen good), fiyatı arttıkça talep edilen miktarı azalmak yerine artan zorunlu ve temel üründür. [Bölüm: Mikro 2.2]

Gini katsayısı (Gini coefficient) ya da kısaca G, bir grup sayının birbirinden ne derece farklılaştığını gösteren ve genellikle eşitsizliği hesaplamak için kullanılan istatistiksel ölçüttür. [Bölüm: Mikro 15.1]

Girdi maliyeti (input cost) ya da faktör maliyeti (factor cost), üretim sürecinde kullanılan emek, sermaye, toprak gibi kaynakların maliyetidir. [Bölüm: Mikro 2.5]

Girdi piyasası (input market) ya da faktör piyasası (factor market), üretim yapmak için gerekli araç ve maddelerin alınıp satıldığı piyasalardır. [Bölüm: Mikro 1.5]

Giriş engeli (barrier to entry) ya da piyasaya giriş engeli (barrier to market entry), belli bir piyasada satış ya da alış yapmayı zorlaştıran doğal ya da yapay kısıtlardır. [Bölüm: Mikro 10.1]

Göreceli yoksulluk (relative poverty), bir ülkedeki ortalama yaşam koşullarını sağlayabilecek kadar gelire sahip olmama durumudur. [Bölüm: Mikro 15.3]

Göreceli yoksulluk oranı (relative poverty rate), bir ülkedeki ortalama gelirden daha az gelire sahip olan nüfusun toplam nüfusa oranıdır. [Bölüm: Mikro 15.3]

Görünmez el (invisible hand), yalnız kendi çıkarları için çalışan bireylerin davranışı sonucunda kaynakların etkin kullanımının sağlanması ve toplum refahının artması olgusudur. [Bölüm: Mikro 1.3; Makro 15.1]

Gösterge faiz oranı (benchmark interest rate), yatırımcıların devlet dışı bir senet için isteyecekleri en düşük faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 6.2]

Götürü vergi (lump-sum tax), gelir ya da servete bağlı olmadan belli aralıklarla ve sabit tutar şeklinde ödenen vergilerdir. [Bölüm: Makro 8.2]

GSYH deflatörü (GDP deflator), ürün sepeti olarak GSYH kapsamındaki tüm mal ve hizmetleri temel alan fiyat endeksidir. [Bölüm: Makro 3.3]

H


Hakkaniyet (equity), sınırlı kaynaklarla hangi ürünlerin nasıl ve kimin için üretileceğine herkesin eşit ya da hak ettiği payı alacağı şekilde karar verilmesidir. [Bölüm: Mikro 4.7]

Hanehalkı (household); üretim, tüketim, servet birikimi, servetin aktarımı gibi çeşitli ekonomik etkinliklerin gerçekleştirildiği temel ekonomik birimdir. [Bölüm: Mikro 1.4; Makro 1.4]

Harcanabilir gelir (disposable income), ülke vatandaşlarının gelir vergisinden sonra eline geçen ve tüketim ya da tasarruf amacıyla kullanılabilen gelirdir. [Bölüm: Makro 2.5, 8.2, 10.3]

Herfindahl-Hirschman Endeksi (Herfindahl-Hirschman Index) yada kısaca HHI, bir piyasadaki tüm firmaların pazar payı yüzdelerinin karesi alınarak toplanması yoluyla hesaplanan piyasa yoğunlaşma ölçüsüdür. [Bölüm: Mikro 12.2]

Hesap birimi (unit of account), paranın alışveriş ve muhasebe işlemlerinde hesap tutma birimi olarak kullanılması işlev ve özelliğidir. [Bölüm: Makro 5.1]

Hesap birimi maliyeti (unit of account cost), enflasyonun parayı hesap birimi ölçütü olarak daha az güvenilir yapmasıdır. [Bölüm: Makro 3.5]

Heterojen oligopol (heterogenous oligopoly), farklılaştırılmış bir ürünün alınıp satıldığı oligopol piyasasıdır. [Bölüm: Mikro 12.1]

Hiperenflasyon (hyperinflation), kesin bir tanımı olmamakla birlikte, aylık enflasyon oranının yüzde 50 ya da daha yüksek olduğu durumdur. [Bölüm: Makro 3.1]

Hizmet (service), elle tutulamayıp depolanamayan ya da sahiplik yaratmayan ürünlerdir. [Bölüm: Makro 2.4]

Hollanda hastalığı (Dutch disease), doğal kaynaklara dayalı hızlı zenginleşme sonucunda ülkedeki sanayi gibi diğer sektörlerin gerilemesi ya da gelişememesi sorunudur. [Bölüm: Makro 14.2]

Hollanda tipi ihale (Dutch auction) ya da azalan fiyat ihalesi (descending price auction), katılımcıların açık teklif verdiği ve yüksek bir fiyattan başlayıp bir alıcı çıkıncaya kadar fiyatın giderek azaltıldığı ihale türüdür. [Bölüm: Mikro 6.6]

I


IBOR ya da bankalararası faiz oranı (interbank offered rate), para piyasasında bankaların günlük teminatsız borçlanmalar için birbirine ödediği faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 6.2]

IS eğrisi (IS curve), ekonomide mal piyasası dengedeyken toplam üretim ile faiz oranı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 10E]

IS-LM dengesi (IS-LM equilibrium), belli bir dönemde ekonomide mal piyasaları ve para piyasalarının aynı anda dengede olduğu durumdur. [Bölüm: Makro 10E]

 

İ


İç borç (domestic debt), devletin yurtiçinde yerleşik hanehalkları ve firmalardan aldığı toplam borç miktarıdır. [Bölüm: Makro 11.5]

İhale (auction), mal ya da hizmetlerin en iyi teklife göre alınması ya da satılmasıdır. [Bölüm: Mikro 6.6]

İhale kuramı (auction theory), en iyi teklif yöntemiyle yapılan alım-satımlarda ekonomik birimlerin farklı koşullar altında nasıl davrandığını açıklayan ilkeler bütünüdür. [Bölüm: Mikro 6.6]

İhracat (export) ya da kısaca X, yurtiçinde yerleşik ekonomik birimlerin başka ülkelere sattığı mal ve hizmetlerdir. [Bölüm: Makro 2.4, 9.2]

İhracat fonksiyonu (export function), bir ekonomide çeşitli değişkenlere bağlı olarak ihracat miktarının nasıl değiştiğini gösteren matematiksel ilişkidir. [Bölüm: Makro 9.2]

İhraç edilen menkul kıymet (debt security issued), TCMB tanımına göre, bankalar tarafından çıkartılan iki yıla kadar vadeli tahvil ve bonolardır. [Bölüm: Makro 5.2]

İkame esnekliği (elasticity of substitution), iki değişkenin fiyatlarının oranındaki yüzde bir artış sonucunda bu iki değişkenin miktarlarının birbirine oranının yüzde kaç değiştiğini gösteren temel esneklik türüdür. [Bölüm: Mikro 7.6]

İkame etkisi (substitution effect), bir ürün ya da girdinin fiyatı değiştiği zaman ikamesi yanında göreceli olarak ucuzlaması ya da pahalılaşması nedeniyle görülen değişikliktir. [Bölüm: Mikro 5.6, 7.6, 13.4]

İkame mal (substitute good), belli ölçüde birbirinin yerine kullanılabilen ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 2.3]

İkinci derece fiyat ayrımcılığı (second degree price discrimination), belli bir ürünün farklı miktarının farklı fiyattan satılması uygulamasıdır. [Bölüm: Mikro 10.6]

İkinci fiyat kapalı teklif ihalesi (second-price sealed-bid auction), katılımcıların kapalı teklif verdiği ve en yüksek teklifi verenin kazanıp ikinci en yüksek fiyatı ödediği ihale türüdür. [Bölüm: Mikro 6.6]

İkincil gelir hesabı (secondary income account), ödemeler dengesinde tek yanlı gelir ve giderleri gösteren başlıktır. [Bölüm: Makro 9.6]

İktisat (economics) ya da diğer adıyla ekonomi, birey ve toplumların geniş istek ve ihtiyaçlarını karşılamak için ellerindeki sınırlı kaynakları nasıl kullandığını araştıran bilim dalıdır. [Bölüm: Mikro 1.1; Makro 1.1]

İngiliz tipi ihale (English auction) ya da artan fiyat ihalesi (ascending price auction), katılımcıların açık teklif verdiği ve düşük bir fiyattan başlayıp kazanan belirleninceye kadar fiyatın giderek artırıldığı ihale türüdür. [Bölüm: Mikro 6.6]

İnsani Gelişme Endeksi (Human Development Index); 1990 yılında Birleşmiş Milletler tarafından geliştirilen ve yaşam beklentisi, eğitim ve gelir düzeylerini bir arada ölçen karma istatistiktir. [Bölüm: Makro 2.6]

İradi işsizlik ya da sürtünmesel işsizlik (frictional unemployment), bireylerin emek piyasasına girip çıkmaları ve işler arasındaki geçici beklemelerinden kaynaklanan işsizlik türüdür. [Bölüm: Makro 4.2]

İstatistiksel fark (statistical discrepancy), makroekonomideki kesin ve anlık olarak ölçülemeyen bileşenler nedeniyle birbiriyle ilişkili hesaplamalar arasında oluşan tutarsızlıktır. [Bölüm: Makro 2.4]

İsteğe bağlı maliye politikası (discretionary fiscal policy), gerekli durumlarda politika yapıcılar tarafından karar verilerek uygulamaya geçirilen maliye politikalarıdır. [Bölüm: Makro 11.3]

İsteklerin karşılıklı örtüşmesi (double coincidence of wants), bir kişinin alıp vermeyi istediği nesneler ile diğer bir kişinin verip karşılığında almayı istediği nesnelerin aynı olması durumudur. [Bölüm: Makro 5.1]

İstihdamda olan ya da çalışan (employed), belli bir dönemde ücret ya da kâr elde etmek amacıyla üretime ya da hizmet sağlamaya yönelik herhangi bir faaliyette bulunan kişilerdir. [Bölüm: Makro 4.1]

İş bulma ümidi olmayan (discouraged job-seeker), daha önce iş arayıp kendine uygun iş bulabileceğine inanmadığı için artık iş aramayan ancak işbaşı yapmaya hazır olan kişilerdir. [Bölüm: Makro 4.1]

İşgücü piyasası ya da emek piyasası (labor market), emeğini arz edenler ile emek talep edenlerin bir araya geldiği ve bu süreçte emeğin ücret oranının belirlendiği fiziksel ya da sanal ortamdır. [Bölüm: Mikro 5.7; Makro 4.1]

İş çevrimi (business cycle) ya da ekonomik dalgalanma (economic fluctuation); piyasa ekonomilerinde birkaç yıllık dönemler içinde toplam üretim, gelir ve harcamalarda görülen iniş ve çıkışlardır. [Bölüm: Makro 2.1]

İşbirliği modeli (collusion model), farklı satıcıların bir araya gelerek fiyat-çıktı seçimini açık ya da örtük işbirliği içinde yaptığı oligopol modelidir. [Bölüm: Mikro 12.3]

İşgücü (labor force), bir ekonomide istihdamda olan kişiler ile işsiz olan kişilerin toplamıdır. [Bölüm: Makro 4.1]

İşgücüne katılma oranı (labor force participation rate), bir ekonomide işgücü içinde yer alan nüfusun çalışma çağındaki kurumsal olmayan nüfusa oranıdır. [Bölüm: Makro 4.1]

İşgücüne yapılan ödeme (compensation of employees) üretim sürecinde emeğin elde ettiği maaş ve ücret gibi gelirlerdir. [Bölüm: Makro 2.4]

İşlem güdüsü (transactions motive), günlük alışverişler için nakit paraya gerek duyulmasından kaynaklanan para talebidir. [Bölüm: Makro 6.3]

İşletme artığı (operating surplus); üretim sürecinde sermaye ve toprağın elde ettiği kâr, faiz, rant gibi gelirlerdir. [Bölüm: Makro 2.4]

işsiz (unemployed), istihdamda olmayıp son dört hafta içinde aktif iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek olan 15 yaş ve üstündeki kişilerdir. [Bölüm: Makro 4.1]

İşsizlik (unemployment) ya da emek arz fazlası (excess labor supply), emek piyasasında arz edilen emek miktarının talep edilen miktardan fazla olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 13.6]

İşsizlik oranı (unemployment rate) ya da kısaca U, bir ekonomide işsiz sayılan kişilerin toplam işgücü içindeki oranını gösteren yüzdedir. [Bölüm: Makro 4.1]

İşsizlik sigortası (unemployment insurance), kendi kusuru olmadan işini kaybeden kişilerin uğradığı gelir kaybını belli süre ve ölçüde karşılayan zorunlu sigortadır. [Bölüm: Makro 11.3]

İthalat (import) ya da kısaca M, yurtiçinde yerleşik ekonomik birimlerin başka ülkelerden satın aldığı mal ve hizmetlerdir. [Bölüm: Makro 2.4, 9.2]

İthalat fonksiyonu (import function), bir ekonomide çeşitli değişkenlere bağlı olarak ithalat miktarının nasıl değiştiğini gösteren matematiksel ilişkidir. [Bölüm: Makro 9.2]

İtibari değer (face value), vade sonunda tahvili elinde bulunduran kişiye ödenecek olan miktardır. [Bölüm: Makro 6.2]

İyi mal (economic good), ekonomik birimlere yarar sağlayan ve piyasadaki fiyatı pozitif olan ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 5.2]

J


J-eğrisi etkisi (J-curve effect) döviz kurunun artması ile birlikte net ihracatın ilk önce azalıp daha sonra artmaya başlaması olgusudur. [Bölüm: Makro 7.2]

K


Kaldor-Hicks etkinliği (Kaldor-Hicks efficiency), bazı bireylerin durumunu iyileştirirken durumu kötüleşen bireylerin zararının olabildiğince karşılandığı kaynak dağılımıdır. [Bölüm: Mikro 4.1]

Kalkınma ve yatırım bankası (development and investment bank), mevduat kabul etmeyip sermaye piyasası araçlarını kullanarak yatırım projelerine kredi sağlayan kurumlardır. [Bölüm: Makro 5.4]

Kamu borcu (public debt), devletin iç borçları ve dış borçlarının toplamıdır. [Bölüm: Makro 11.5]

Kamu malı (public good), tüketimde dışlanabilir olmayan ve rakiplik yaratmayan mallardır. [Bölüm: Mikro 14.5]

Kapalı ekonomi (closed economy), dış dünya ile dikkate değer düzeyde ticaret yapmayıp kendi kendine yeten ekonomidir. [Bölüm: Makro 8.1]

Kapasite fazlası (excess capacity), eldeki üretim faktörlerinin tam kullanılmaması nedeniyle ortalama toplam gider en az olacak şekilde üretim yapılamamasıdır. [Bölüm: Mikro 11.5]

Kapatma noktası (shutdown point); fiyatın ortalama değişken gidere eşit olduğu nokta olup, kâr maksimizasyonu yapan firmanın üretim yapacağı en düşük fiyat düzeyidir. [Bölüm: Mikro 9.3]

Kâr (profit) ya da kısaca Π, ekonomik faaliyetten elde edilen toplam gelir ile bunun için katlanılan toplam gider arasındaki farktır. Ayrıca, şirketlerin sermaye sahiplerine dağıttığı kâr payları ya da dağıtılmayan şirket kârları gibi gelirlerdir. [Bölüm: Mikro 7.1, 8.5; Makro 2.4]

Kâr maksimizasyonu (profit maximization), gelir ve giderler veriliyken toplam kârı en yükseğe çıkaracak üretim miktarının seçilmesidir. [Bölüm: Mikro 8.4]

Karaborsa (Black market), alışverişlerin devletin bilgi ve denetimi dışında gerçekleştiği yasadışı piyasadır. [Bölüm: Mikro 4.5]

Kardinal fayda (cardinal utility), tüketicilerin mal ve hizmetlerden elde ettiği faydanın sayısal olarak ölçülebileceğini öne süren düşüncedir. [Bölüm: Mikro 5.1]

Karma ekonomi (mixed economy), bir ülkede neyin nasıl ve kimin için üretileceğine piyasalarda alıcı ve satıcıların etkileşimi sonucunda karar verilen ancak bu süreçte devletin de etkili olduğu ekonomik sistemdir. [Bölüm: Makro 1.4]

Karma gelir (mixed income), birbirinden ayrıştırılamayan farklı üretim faktörlerinin karışımından kaynaklanan gelirlerdir. [Bölüm: Makro 2.4]

Karma mal (mixed good) ya da kulüp malı (club good), tüketimde dışlanabilir olan ama rakiplik yaratmayan mallardır. [Bölüm: Mikro 14.5]

Karşılıklı bağımlılık (interdependency), birden fazla ekonomik birimden her birinin davranışının diğerlerinin davranışını etkilemesi durumudur. [Bölüm: Mikro 12.1]

Kartel (cartel), firma ya da devletlerin biraraya gelerek belli bir ürünün fiyat ve miktarını kontrol etmek amacıyla oluşturduğu kurumsal yapıdır. [Bölüm: Mikro 12.3]

Katı ilişki ya da esnek olmayan ilişki (inelastic relationship), bir değişkendeki yüzde bir artış sonucunda diğer değişkenin yüzde birden daha az tepki vermesidir. [Bölüm: Mikro 3.2]

Katılım bankası (participation bank), faiz yerine kâr ve zarara katılma ilkesine göre fon toplayıp fon kullandıran ve çeşitli finansal hizmetler sunan kurumlardır. [Bölüm: Makro 5.4]

Katma değer (value added), mal ve hizmetlerin bir üretim aşamasına girerken ve o üretim aşamasından çıkarken sahip olduğu değerleri arasındaki farktır. [Bölüm: Makro 2.2]

Kayıtdışı ekonomi (unrecorded economy), bir ülkede devletin bilgisi ve denetimi dışında gerçekleşen iş ve üretimlerdir. [Bölüm: Makro 2.6, 9.6]

Kayıtdışı istihdam (informal employment), yaptığı işten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayan kişilerdir. [Bölüm: Makro 4.1

Kayıtsızlık eğrisi (indifference curve), diğer her şey sabitken tüketiciye aynı toplam faydayı veren mal ve hizmet bileşenlerini gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 5.2]

Kaynak laneti (resource curse) ya da bolluk çelişkisi (paradox of plenty); petrol gibi doğal kaynakların bazı ülkelerde ekonomik büyüme yerine çatışma, savaş, yolsuzluk ve fakirlik getirmesi olgusudur. [Bölüm: Makro 14.2]

Kazananın laneti (winner’s curse), ortak değer ihalesinde en yüksek teklifi veren kişinin ürünü özgün değerinden pahalıya satın alması olgusudur. [Bölüm: Mikro 6.6]

Kendini düzelten işleyiş (self correcting mechanism), reel GSYH'nin potansiyel GSYH'den uzaklaşması durumunda toplam arzın değişerek ekonomiyi yeniden potansiyel GSYH düzeyine getirmesi sürecidir. [Bölüm: Makro 10.9, 11.1]

Kendini gerçekleştiren kehanet (self-fulfilling prophecy), geleceğe yönelik yanlış ya da temelsiz bir beklentinin o beklentinin gerçekleşmesine yol açan davranışa neden olmasıdır. [Bölüm: Makro 5.4]

Kesirli rezerv bankacılığı (fractional reserve banking), bankalardaki mevduatın önceden belirlenmiş küçük bir bölümünün kullanılmaya hazır para şeklinde tutulduğu bankacılık sistemidir. [Bölüm: Makro 5.5]

Keynesçi ekonomi kuramı (Keynesian economic theory), kısa dönemde reel gelirde görülen değişikliklerin harcamalara bağlı talep şoklarından kaynaklandığını öne süren ve devletin maliye politikası ile ekonomiye müdahale etmesini savunan düşünce okuludur. [Bölüm: Makro 15.3]

Kısa dönem (short run), mikroekonomi bağlamında, piyasaya giriş ya da piyasadan çıkış yapılamayan ve en az bir üretim faktörünün sabit olduğu kavramsal zaman aralığıdır. Makroekonomi bağlamında ise fiyatlar ve ücretlerin sabit olduğu ve üretim faktörlerinin bölgeler ve sektörler arasında kısıtlı geçişkenlik gösterebildiği kavramsal zaman aralığıdır. [Bölüm: Mikro 8.1, 9.2; Makro 10.4]

Kısa dönem Phillips eğrisi (short run Phillips curve) ya da kısaca SRPC, yalnızca geçmişe ve bugüne ait veriler dikkate alındığında işsizlik ve enflasyon oranları arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 13.2]

Kısa dönem toplam arz eğrisi (short run aggregate supply curve) ya da kısaca SRAS, diğer her şey sabitken genel fiyat düzeyi ile toplam arz miktarı arasındaki kısa dönemli ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 10.4]

Kıtlık (shortage) ya da talep fazlası (excess demand), piyasada talep edilen miktarın arz edilen miktardan fazla olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 2.6]

Kira (rent) ya da rant, başkasına ait toprak ya da doğal kaynakları kullanma karşılığında ödenen ve önceden belirlenmiş bedeldir. [Bölüm: Makro 2.4]

Kişi başına düşen gelir (per capita income), GSYH ve GSMH gibi milli gelir hesaplarının nüfusa bölünmesiyle elde edilen ortalama gelirdir. [Bölüm: Makro 2.5]

Kişisel gelir (personal income), mal ya da hizmet karşılığı olsun ya da olmasın bir ülke vatandaşlarının eline geçen toplam gelirdir. [Bölüm: Makro 2.5]

Kişisel gelir dağılımı (personal distribution of income), toplam gelirin bireyler arasında nasıl dağıldığını gösteren gelir dağılımı ölçütüdür. [Bölüm: Mikro 15.1]

Klasik dikotomi (classical dichotomy), ekonomide fiyatlar ve para miktarı gibi nominal büyüklüklerin üretim ve alım gücü gibi reel büyüklükleri etkilemediğini savunan düşüncedir. [Bölüm: Makro 15.2]

Klasik ekonomi kuramı (classical economic theory), ekonominin her zaman tam istihdam gelir düzeyinde olduğunu öne süren ve devletin ekonomiye müdahale etmemesini savunan düşünce okuludur. [Bölüm: Makro 15.2]

Konut dışı yatırım (nonresidential investment), yurtiçinde yerleşik ekonomik birimlerin makine, fabrika, alet, teçhizat alımı için yaptığı harcamalardır. [Bölüm: Makro 2.4]

Konut yatırımı (residential investment), yurtiçinde yerleşik ekonomik birimlerin ev ve bina alımları için yaptığı harcamalardır. [Bölüm: Makro 2.4]

Korumacılık (protectionism), yerli üretimi desteklemek amacıyla ithal ürünleri engellemeye ya da sınırlamaya yönelik ekonomi politikalarıdır. [Bölüm: Makro 7.8]

Kota (quota), devletin ithal mal ve hizmetlere uyguladığı miktar ya da parasal değer şeklindeki sınırlamalardır. [Bölüm: Makro 7.8]

Kötü mal (economic bad), ekonomik birimlere zarar getiren ve piyasadaki fiyatı negatif olan ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 5.2]

Kredi (credit), bankaların faiz ya da kâr payı karşılığında verdiği borçlardır. [Bölüm: Makro 5.5]

Kredi riski (credit risk), verilen borç ya da kredinin geri ödenmeme riskidir. [Bölüm: Makro 5.4]

Kripto para (crypto currency), dağıtılmış bilgisayar ağları üzerinde şifrelenmiş kayıt olarak tutulan ve izlenen ödeme araçlarıdır. [Bölüm: Makro 5.1]

Kulüp malı (club good) ya da karma mal (mixed good), tüketimde dışlanabilir olan ama rakiplik yaratmayan mallardır. [Bölüm: Mikro 14.5]

Kupon (coupon), tahvil sahibine belli aralıklarla yapılacak sabit ödemelerdir. [Bölüm: Makro 6.2]

Kurumsal bağımsızlık (institutional independence), merkez bankasının üst düzey yöneticilerinin görev süreleri ile atanma ve çalışma kurallarının yasalarla ve siyasi baskıdan uzak bir şekilde belirlenmesidir. [Bölüm: Makro 12.4]

Kurumsal kalite (institutional quality); bir ülkedeki yönetim şekli, hukukun üstünlüğü, mülkiyet hakları, siyasi istikrar, bürokratik etkinlik, yolsuzlukların önlenmesi, yönetenlerin hesap verebilmesi gibi özellikleri topluca gösteren kavramsal ölçüttür. [Bölüm: Makro 14.4]

Kurumsal nüfus (institutional population); üniversite yurtları, yetiştirme yurtları, huzurevi, hastahane, hapishane, kışla gibi bir kurum ya da kuruluş çatısı altında yaşayan nüfustur. [Bölüm: Makro 4.1]

Küreselleşme (globalization); ülke ve toplumların ekonomik, politik ve kültürel anlamda birbirine yakınlaşmasıdır. [Bölüm: Makro 9.1]

 

L


Lerner endeksi (Lerner index) ya da kısaca L, bir ürünün fiyatı ile marjinal gideri arasındaki farkın fiyata bölünmesiyle hesaplanan piyasa gücü ölçüsüdür. [Bölüm: Mikro 14.2]

Likidite (liquidity) ya da akışkanlık, bir finansal varlığın eşdeğer nakit paraya ne kadar kolay ve çabuk çevrilebildiğini anlatan kavramsal ölçüttür. [Bölüm: Makro 5.2]

Likidite riski (liquidity risk), borç vermek ya da borç geri ödemek için gerekli nakit para ihtiyacını karşılayamama riskidir. [Bölüm: Makro 5.4]

Likidite tuzağı (liquidity trap), nominal faiz oranının inebileceği en düşük düzeye inmiş olması nedeniyle para arzını artırmanın toplam talebi etkileyememesi durumudur. [Bölüm: Makro 12.5]

Lira başına marjinal fayda (marginal utility per dollar), belli bir mal ya da hizmet için bir birim daha fazla para harcamanın getirdiği ek faydadır. [Bölüm: Mikro 5.5]

Lira başına marjinal ürün (marginal product per dollar), belli bir üretim faktörü için bir birim daha fazla para harcamanın getirdiği ek üründür. [Bölüm: Mikro 7.5, 13.9]

LM eğrisi (LM curve), ekonomide para piyasası dengedeyken toplam üretim ile faiz oranı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 10E]

Londra Bankalararası Faiz Oranı (London Interbank Offered Rate) ya da kısaca LIBOR, Londra para piyasasında bankaların günlük teminatsız borçlanmalar için birbirine ödediği faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 6.2]

Lorenz eğrisi (Lorenz curve), bir ülkedeki hanehalklarının nüfusa göre yüzde payları ile bu hanehalklarının gelirden aldığı yüzde pay arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 15.1]

Lüks mal (luxury good), ortalama gelir düzeyi arttığı zaman piyasada talebi daha yüksek oranda artan ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 3.6]

M


Maaş (salary), çalışanlara haftalık ya da aylık olarak iş miktarına bakılmaksızın düzenli şekilde yapılan sabit ödemelerdir. [Bölüm: Makro 2.4]

Makroekonomi (macroeconomics), ekonomideki karar alıcıları bütün olarak ele alan ve bunların toplu davranışlarını inceleyen ana ekonomi dalıdır. [Bölüm: Mikro 1.3; Makro 1.3]

Makroekonomi politikası (macroeconomic policy), devletin başta milli gelir ve enflasyon olmak üzere çeşitli makroekonomik büyüklükleri yönetmek amacıyla kullandığı kural ve uygulamalardır. [Bölüm: Makro 1.5]

Makroekonomik popülizm (macroeconomic populism), uzun dönemde ekonominin zarar görmesi pahasına kısa dönemde politikacıların halka şirin görünmek amacıyla sürdürülebilir olmayan genişletici maliye politikaları izlemesdir.i [Bölüm: Makro 11.5]

Maktu vergi (specific tax), vergiye konu olan nesnenin birimi üzerinden sabit olarak alınan vergidir. [Bölüm: Mikro 4.6]

Mal para (commodity money), somut bir kullanım değerine sahip mal biçimindeki genel ödeme araçlarıdır. [Bölüm: Makro 5.1]

Mal ve hizmetler hesabı (balance on goods and services), ödemeler dengesinde dış ticaret gelir ve giderlerini gösteren başlıktır. [Bölüm: Makro 9.6]

Mali yıl (fiscal year); kamu bütçesinin uygulanma dönemi olup, Türkiye'de 1 Ocak tarihinde başlayıp 31 Aralık tarihinde son bulur. [Bölüm: Makro 11.6]

Maliye politikası (fiscal policy), devletin harcama ve vergilendirme gücünü kullanarak makroekonomiyi etkilediği politikalardır. [Bölüm: Makro 1.5, 10E, 11.1]

Maliyet itişli enflasyon (cost push inflation), ekonomi genelinde üretim faktörü ya da hammadde fiyatlarının artması sonucunda oluşan enflasyondur. [Bölüm: Makro 13.1]

Maliyet-fayda çözümlemesi (cost-benefit analysis), farklı tercihlerin getireceği olumlu ve olumsuz sonuçları matematiksel olarak inceleyen karar verme yöntemidir. [Bölüm: Mikro 14.3]

Marjinal değer (marginal value) ya da kısaca MV, bir birim daha fazla ürünün satın almanın monopsonist alıcıya getirdiği ek yarardır. [Bölüm: Mikro 10.7]

Marjinal dönüşüm oranı (marginal rate of transformation) ya da kısaca MRT, belli bir üründen bir birim daha fazla üretmenin diğer bir ürün cinsinden fırsat maliyetidir. [Bölüm: Mikro 1.2; Makro 1.2]

Marjinal fayda (marginal utility) ya da kısaca MU, belli bir dönemde bir ürünü bir birim daha fazla tüketmenin sağladığı ek faydadır. [Bölüm: Mikro 5.1]

Marjinal gelir (marginal revenue) ya da kısaca MR, bir birim daha fazla satış yapmanın getirdiği ek gelirdir. [Bölüm: Mikro 8.4, 9.2]

Marjinal gider (marginal cost) ya da kısaca MC, bir birim daha fazla üretim yapmak için katlanılan ek giderdir. [Bölüm: Mikro 8.2, 9.2]

Marjinal harcama (marginal expenditure) ya da kısaca ME, bir birim daha fazla ürün satın almak için yapılan ek harcamadır. [Bölüm: Mikro 10.7]

Marjinal ikame oranı (marginal rate of substitution) ya da kısaca MRS, toplam fayda değişmeyecek şekilde bir üründen daha çok tüketmek için diğerinden vazgeçilecek miktardır. [Bölüm: Mikro 5.3]

Marjinal ithalat eğilimi (marginal propensity to import) ya da kısaca MPM, bir ekonomide toplam gelir bir birim arttığı zaman ithalat miktarında görülen değişikliktir. [Bölüm: Makro 9.2]

Marjinal özel fayda (marginal private benefit) ya da kısaca MPB, bir birim daha fazla ürünün tüketiciye sağladığı ek faydadır. [Bölüm: Mikro 14.3]

Marjinal özel maliyet (marginal private cost) ya da kısaca MPC, bir birim daha fazla üretim yapmak için üreticinin katlandığı ek maliyettir. [Bölüm: Mikro 14.3]

Marjinal sosyal fayda (social benefit) ya da kısaca MSB, bir birim daha fazla ürünün tüketiciyle birlikte tüm topluma sağladığı ek faydadır. [Bölüm: Mikro 14.3]

Marjinal sosyal maliyet (marginal social cost) ya da kısaca MSC, bir birim daha fazla üretim yapmak için üreticiyle birlikte tüm toplumun katlandığı ek maliyettir. [Bölüm: Mikro 14.3]

Marjinal tasarruf eğilimi (marginal propensity to save) ya da kısaca MPS, bir ekonomide toplam gelir bir birim arttığı zaman özel tasarruf miktarında görülen değişikliktir. [Bölüm: Makro 8.3]

Marjinal teknik ikame oranı (marginal rate of technical substitution) ya da kısaca MRTS, toplam ürün değişmeyecek şekilde bir girdiyi daha fazla kullanmak için diğerinden vazgeçilecek miktardır. [Bölüm: Mikro 7.3]

Marjinal tüketim eğilimi (marginal propensity to consume) ya da kısaca MPC, bir ekonomide toplam gelir bir birim arttığı zaman özel tüketim harcamalarında görülen değişikliktir. [Bölüm: Makro 8.2]

Marjinal ürün (marginal product) ya da kısaca MP, belli bir üretim fakörünü bir birim daha fazla kullanmanın getirdiği ek üründür. [Bölüm: Mikro 7.2, 13.2]

Marjinal ürün geliri (marginal revenue product) ya da kısaca MRP, belli bir üretim faktörünü bir birim daha fazla kullanmanın getirdiği ek gelirdir. [Bölüm: Mikro 13.2]

Menkul kıymet (security), parasal değer taşıyıp yatırım amacıyla alınıp satılabilen finansal varlıkların genel adıdır. [Bölüm: Makro 5.2, 6.2]

Menü maliyeti (menu cost), ürünlerin nominal fiyatlarını değiştirmek için firmaların katlandığı maliyetlerdir. [Bölüm: Makro 3.5]

Merkantilizm (mercantilism), zenginliğin sahip olunan değerli maden miktarıyla belirlendiğini ve ticari ilişkilerin temelde sıfır toplamlı oyun olduğunu savunan düşünce akımıdır. [Bölüm: Mikro 1.3; Makro 15.1]

Merkez bankası (central bank), bir ya da birden fazla ülkenin parasal sistemini yönetme görevini üstlenen kamu kuruluşudur. [Bölüm: Makro 5.3]

Merkezi planlamalı ekonomi (centrally planned economy), bir ülkede neyin nasıl ve kimin için üretileceğine devletin karar verdiği ekonomik sistemdir. [Bölüm: Makro 1.4]

Merkezi Yönetim Bütçesi (Central Government Budget); Genel Bütçe, Özel Bütçe, ve Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar Bütçesi şeklinde üç bölümden oluşan ana bütçe başlığıdır. [Bölüm: Makro 11.6]

Mevduat (deposit), belli bir süre için ya da istendiğinde geri almak koşuluyla banka hesabında tutulan paradır. [Bölüm: Makro 5.1, 5.5]

Mevduat bankası (deposit bank), faiz karşılığında mevduat toplayıp kredi kullandıran ve çeşitli finansal hizmetler sunan kurumlardır. [Bölüm: Makro 5.4]

Mevduat oranı (deposit rate), bankaların topladığı mevduatlar karşılığında verdiği faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 6.2]

Mikroekonomi (microeconomics), ekonomideki karar alıcıları tekil olarak ele alan ve bunların davranışlarını inceleyen ana ekonomi dalıdır. [Bölüm: Mikro 1.3; Makro 1.3]

Mikrofinans (microfinance), geleneksel finansal sisteme erişim zorluğu çeken kişilere sağlanan küçük ölçekli bankacılık ve sigorta hizmetleridir. [Bölüm: Mikro 15.4]

Mikrokredi (microcredit), düşük gelirli kişiler ve özellikle de kadınların kendilerini geçindirecek bir üretim faaliyetinde bulunmaları için verilen kredilerdir. [Bölüm: Mikro 15.4]

Miktar kısıtlaması (quantity restriction), devletin bir ürün için arz miktarını belirleyerek uyguladığı piyasa müdahalesidir. [Bölüm: Mikro 4.5]

Milli gelir hesaplaması (national income accounting) ekonomideki toplam üretim ve toplam geliri izlemek için kullanılan gayri safi yurtiçi hasıla, gayri safi milli hasıla, net milli hasıla, kişisel gelir, harcanabilir kişisel gelir gibi yöntemlerin genel adıdır. [Bölüm: Makro 2.1]

Milli gelir hesaplamasının temel denkliği (fundamental identity of national income accounting), bir ülkedeki toplam üretimin piyasa değeri ile bu ürünleri satın almak için yapılan toplam harcamanın ve satışlardan doğan toplam gelirin birbirine eşit olması olgusudur. [Bölüm: Makro 2.4]

Model (model), bir ekonomik olgu ya da davranışı belli ölçüde basitleştirerek anlatmaya ve tahmin etmeye yarayan matematiksel tanım ve ilişkiler bütünüdür. [Bölüm: Mikro 1.2; Makro 1.2]

Modern miktar kuramı (modern quantity theory), paranın dolaşım hızının istikrarlı olduğu varsayımı altında para arzı ile genel fiyat düzeyi arasında aynı yönlü ve orantısal bir ilişki olduğunu savunan ilkeler bütünüdür. [Bölüm: Makro 15.4]

Monopol (monopoly) ya da tekel, yakın ikamesi olmayan bir ürünün tek bir satıcı tarafından arz edildiği ve başka satıcıların piyasaya girişi önünde engellerin bulunduğu piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 10.1]

Monopson (monopsony), birden fazla satıcının sağladığı bir ürünün tek bir alıcı tarafından talep edildiği ve başka alıcıların piyasaya girişi önünde engellerin bulunduğu piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 10.7]

Muhasebe kârı (accounting profit), yalnızca açık giderleri dikkate alan kâr hesaplamasıdır. [Bölüm: Mikro 7.1]

Mutlak yoksulluk (absolute poverty); en temel gıda, temizlik, sağlık ve eğitim hizmetlerini karşılayabilecek kadar gelire sahip olmama durumudur. [Bölüm: Mikro 15.3]

Mutlak yoksulluk oranı (absolute poverty rate), bir ülkede yoksulluk sınırı altında yaşayan nüfusun toplam nüfusa oranıdır. [Bölüm: Mikro 15.3]

Mübadele denklemi (equation of exchange), para arzı ile paranın dolaşım hızı çarpımının nominal GSYH'ye eşit olduğunu söyleyen temel eşitliktir. [Bölüm: Makro 15.2]

 

N


NAIRU ya da enflasyonu artırmayan işsizlik oranı (nonaccelarating inflation rate of unemployment), ülkedeki emek piyasasını uzun dönem dengesinde tutan ve bu yüzden enflasyonda artışa yol açmayan işsizlik oranıdır. [Bölüm: Makro 13.3]

Nash dengesi (Nash equilibrium), oyun kuramında her bir oyuncunun diğer oyuncuların stratejisine yönelik tahminlerine göre kendi en iyi stratejisini seçmesi sonucunda gelinen durumdur. [Bölüm: Mikro 12.4]

Negatif çıktı açığı (negative output gap) ya da daralmacı açık (recessionary gap), kısa dönemde reel GSYH’nin potansiyel GSYH’den düşük olduğu ve dolayısıyla ekonominin daralma döneminde kabul edildiği durumdur. [Bölüm: Makro 10.9]

Negatif dışsallık (negative externality), bir ekonomik faaliyetin o faaliyete taraf olmayan kişiler üzerinde yaptığı olumsuz etkidir. [Bölüm: Mikro 14.3]

Net faktör geliri (net factor income), yerli üretim faktörlerinin yurtdışında elde ettiği gelirler ile yabancı üretim faktörlerinin yurtiçinde elde ettiği gelirler arasındaki farktır. [Bölüm: Makro 2.5]

Net ihracat (net exports) ya da kısaca NX, yurtiçindeki ekonomik birimlerin dış dünyaya ihraç ettiği ürünler ile dış dünyadan ithal ettiği ürünler arasındaki farkı gösteren ana harcama başlığıdır. [Bölüm: Makro 2.4]

Net hata ve noksan (net errors and omissions), ödemeler dengesinde verilerin elde edilmesiyle ilgili eksiklik ve tutarsızlıkları gösteren ana başlıktır. [Bölüm: Makro 9.6]

Net milli hasıla (net national product) ya da kısaca NMH (NNP), belli bir dönemde bir ülke vatandaşlarının ürettiği tüm nihai mal ve hizmetler ile bu üretim sırasında harcanan sermaye arasındaki farktır. [Bölüm: Makro 2.5]

Net vergiler (net taxes), hanehalkları ve firmaların devlete ödediği vergiler ile devletin hanehalkları ve firmalara yaptığı transfer ödemeleri arasındaki farktır. [Bölüm: Makro 8.2]

Nicel genişleme (quantitative easing), merkez bankasının kısa vadeli devlet iç borçlanma senetleri yanında uzun vadeli tahvil ve finansal varlıklar da satın aldığı bir genişletici para politikası şeklidir. [Bölüm: Makro 12.5]

Nihai mal (final good), son kullanıcısı tarafından satın alınan ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 13.1; Makro 2.2]

Nokta esnekliği (point elasticity), bir eğri ya da doğru üzerinde tek bir noktadaki esnekliği bulmaya yarayan esneklik hesaplama yöntemidir. [Bölüm: Mikro 3.7]

Nominal döviz kuru (nominal exchange rate) ya da kısaca E, bir para biriminin başka bir para birimi cinsinden göreceli değeridir. [Bölüm: Makro 7.1]

Nominal efektif döviz kuru (nominal effective exchange rate), bir ülke parasının o ülkenin dış ticaretinde önemli payı olan ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre ağırlıklı ortalama değeridir. [Bölüm: Makro 7.1]

Nominal faiz oranı (nominal interest rate) ya da kısaca i, enflasyondan kaynaklanan fiyat değişiklikleri için düzeltme yapmaksızın borçluların alacaklılara ödediği yüzdedir. [Bölüm: Makro 6.1]

Nominal GSYH (nominal GDP) ya da cari fiyatlarla GSYH (GDP in current prices), belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin değerini aynı dönemdeki fiyatlarla ölçen milli gelir yöntemidir. [Bölüm: Makro 2.3]

Nominal katılık (nominal rigidity); çeşitli sözleşmeler, yasal düzenlemeler ya da diğer maliyetler nedeniyle kısa dönemde görülen yapışkan ücret ve fiyatlar olgusudur. [Bölüm: Makro 10.4]

Normal mal (normal good), ortalama gelir düzeyi arttığı zaman piyasada talebi artan ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 2.3, 5.6]

Normatif çözümleme (normative analysis), ekonomik davranış ve sistemleri öznel bir bakış açısı ile ele alıp bunların sonuçlarına odaklanan ve değer yargıları içeren çözümleme yaklaşımıdır. [Bölüm: Mikro 1.2; Makro 1.2]

O


Okun Yasası (Okun's Law), işsizlik oranındaki her yüzde birlik artış sonucunda reel GSYH'nin yaklaşık yüzde iki düşeceğini söyleyen çözümlemedir. [Bölüm: Makro 4.3]

Olasılık (probability) ya da kısaca Pr, rastsal olaya ait bir sonucun görülme sıklık oranıdır. [Bölüm: Mikro 6.1]

Oligopol (oligopoly), büyük pazar payına sahip firmaların bulunduğu ve bu firmaların fiyat-çıktı seçimlerinde karşılıklı bağımlı olarak hareket ettiği piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 12.1]

Operasyonel hedef (operating target), merkez bankasının ara hedefini denetim altında tutmak için yakından izlediği finansal göstergedir. [Bölüm: Makro 12.1]

Ordinal fayda (ordinal utility); tüketicilerin mal ve hizmetlerden elde ettiği faydanın sayısal olarak değil, karşılaştırma ve sıralama yoluyla ölçülebileceğini öne süren düşüncedir. [Bölüm: Mikro 5.1]

Orta nokta fomülü (midpoint formula), ekonomide ortalama yüzde değişimi bulmak için net değişimi ortalama değişime bölen hesaplama yöntemidir. [Bölüm: Mikro 3.1]

Ortak değer ihalesi (common value auction), ihaleye konu olan nesneye her katılımcının diğerlerine bağlı olarak değer biçtiği ve bu değerin herkes için belirleyici olduğu ihale ortamıdır. [Bölüm: Mikro 6.6]

Ortak mal (common resource), tüketimde dışlanabilir olmayan ama rakiplik yaratan mallardır. [Bölüm: Mikro 14.5]

Ortak malların trajedisi (tragedy of commons), toplumda herkesin paylaştığı ortak kaynakların kişisel çıkar ve açgözlülük sonucunda yok olması ya da zarar görmesini anlatan ekonomi kavramıdır. [Bölüm: Mikro 14.5]

Ortalama değişken gider (average variable cost) ya da kısaca AVC, birim ürün başına katlanılan değişken giderdir. [Bölüm: Mikro 8.2]

Ortalama gelir (average revenue) ya da kısaca AR, birim ürün başına elde edilen gelirdir. [Bölüm: Mikro 8.4]

Ortalama harcama (average expenditure), ya da kısaca AE, birim ürün başına yapılan harcamadır. [Bölüm: Mikro 10.7]

Ortalama sabit gider (average fixed cost) ya da kısaca AFC, birim ürün başına katlanılan sabit giderdir. [Bölüm: Mikro 8.2]

Ortalama toplam gider (average total cost) ya da kısaca ATC, birim ürün başına katlanılan toplam giderdir. [Bölüm: Mikro 8.2]

Otomatik istikrarlandırıcı (automatic stabilizer), iş çevrimleriyle birlikte kendiliğinden devreye giren ve ekonomideki dalgalanmaları azaltıcı etki sağlayan kamu bütçesi unsurlarıdır. [Bölüm: Makro 11.3]

Otonom değişken (autonomous variable), matematiksel bir modelde diğer değişkenlere bağlı olmayan dışsal etkilerdir. [Bölüm: Makro 8.7]

Otonom para talebi (autonomous money demand); para talebinin faiz oranı, gelir ya da genel fiyat düzeyine bağlı olmayan sabit bölümüdür. [Bölüm: Makro 10E]

Otonom tüketim (autonomous consumption), özel tüketim harcamalarının gelire bağlı olmayan sabit bölümüdür. [Bölüm: Makro 8.2, 10E]

Otonom yatırım (autonomous investment), planlı yatırımların gelir ya da faiz oranından bağımsız sabit bölümüdür. [Bölüm: Makro 10E]

Oyun kuramı (game theory), kendi çıkarı doğrultusunda hareket eden ekonomik birimlerin karşılıklı rekabet ya da işbirliği içinde nasıl davranacağını açıklayan ilkeler bütünüdür. [Bölüm: Mikro 12.4]

Oyuncu (player), oyun kuramında davranışları açıklanmak istenen ekonomik birimlerdir. [Bölüm: Mikro 12.4]

Ö


Ödemeler dengesi (balance of payments), bir ülkenin belli bir dönemde dış dünya ile olan ekonomik ilişkilerini özetleyen finansal tablodur. [Bölüm: Makro 9.6]

Ödenti (payoff), oyun kuramında bir oyuncunun izlediği strateji sonunda elde ettiği kâr ya da zarardır. [Bölüm: Mikro 12.4]

Ödenti matrisi (payoff matrix), birden fazla oyuncunun izleyebileceği farklı stratejiler sonucunda elde edilecek farklı ödentileri gösteren çizelgedir. [Bölüm: Mikro 12.4]

Ölçeğe göre artan getiri (increasing returns to scale), tüm üretim faktörleri belli bir oranda artırıldığı zaman toplam ürünün daha yüksek oranda artmasıdır. [Bölüm: Mikro 8.3, 10.2]

Ölçeğe göre azalan getiri (decreasing returns to scale), tüm üretim faktörleri belli bir oranda artırıldığı zaman toplam ürünün daha düşük oranda artmasıdır. [Bölüm: Mikro 8.3]

Ölçeğe göre sabit getiri (constant returns to scale), tüm üretim faktörleri belli bir oranda artırıldığı zaman toplam ürünün de aynı oranda artmasıdır. [Bölüm: Mikro 8.3; Makro 14.3]

Ölçek ekonomisi (economies of scale), tüm üretim faktörleri aynı oranda değiştirildiği zaman toplam ürünün nasıl etkilendiğini anlatan kavramdır. [Bölüm: Mikro 8.3]

Öncü gösterge (leading indicator), milli gelir ve enflasyon gibi temel makroekonomik büyüklüklerde değişiklik görülmeden önce gelişen ölçülebilir etmenlerdir. [Bölüm: Makro 11.5]

Önlem güdüsü (precautionary motive), gelecekte ortaya çıkabilecek acil durumlara hazırlıklı olma düşüncesinden kaynaklanan para talebidir. [Bölüm: Makro 6.3]

Örtük enflasyon hedeflemesi (implicit inflation targeting), merkez bankasının hedeflediği enflasyonu sağlamak için para politikası araçlarını nasıl kullanacağının açık olmadığı para politikası rejimidir. [Bölüm: Makro 12.3]

Örtük gider (implicit cost), ekonomik faaliyet sırasında doğrudan katlanılmayan ve belli bir ödeme içermeyen giderlerdir. [Bölüm: Mikro 7.1]

Örtük işbirliği (tacit collusion), firma ya da devletlerin gizlice anlaşıp birbirine çıkar sağlayacak şekilde eşgüdümlü hareket etmesidir. [Bölüm: Mikro 12.3]

Özel Bütçe (Private Budget); bir bakanlığa bağlı olarak ya da belirli bir kamu hizmetini yürütmek üzere kurulan Yükseköğretim Kurulu, Türk Dil Kurumu, üniversiteler, TÜBİTAK gibi kurumların bütçesidir. [Bölüm: Makro 11.6]

Özel değer ihalesi (private value auction), ihaleye konu olan nesneye her katılımcının kendi değer biçtiği ve bu değerin diğer katılımcılardan bağımsız olduğu ihale ortamıdır. [Bölüm: Mikro 6.6]

Özel kapsamlı TÜFE (specific coverage CPI), ürün sepeti olarak TÜFE'de yer alan ve enflasyonun geleceğine ilişkin tahmin gücü yüksek olan ürün gruplarını temel alan fiyat endeksidir. [Bölüm: Makro 3.3]

Özel kesim tahvili oranı (corporate bond rate), özel banka ve şirketler tarafından piyasaya sürülen senetlerin faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 6.2]

Özel mal (private good), tüketimde dışlanabilir olan ve rakiplik yaratan mallardır. [Bölüm: Mikro 14.5]

Özel tüketim harcamaları (private consumption expenditures) ya da kısaca C, yurtiçindeki ekonomik birimlerin tüketim amaçlı mal ve hizmet alımlarını kapsayan ana harcama başlığıdır. [Bölüm: Makro 2.4]

Özkaynak (owners' equity), tüzel kişiliği olan bir kuruluşun kendisine ait para, bina, taşıt ve ofis araçları gibi her türlü kaynaklardır. [Bölüm: Makro 5.5]

 

P


Para (money), mal ve hizmetler karşılığında ödeme olarak genel kabul gören her türlü nesnedir. [Bölüm: Makro 5.1]

Para arz eğrisi (money supply curve), diğer her şey sabitken nominal faiz oranı ile ekonomideki para miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 6.5]

Para arzı (money supply) ya da kısaca MS; belli bir dönemde merkez bankası, ticari bankalar ve banka dışı kesimin birlikte meydana getirdiği para miktarıdır. [Bölüm: Makro 5.2, 6.5, 10E]

Para benzeri (near money), işlem amaçlı para için yakın ikame olan menkul kıymetlerdir. [Bölüm: Makro 5.2]

Para çarpanı (money multiplier), ya da kısaca θ (teta okunur), bankacılık sisteminde birim rezervden ne kadar para yaratılacağını gösteren katsayıdır. [Bölüm: Makro 5.6]

Para Kurulu (currency board), bir ülkede yalnızca sahip olunan döviz miktarı kadar yerli para basılmasına izin veren döviz kuru rejimidir. [Bölüm: Makro 7.9]

Para piyasası (money market), kısa vadeli menkul kıymetlerin alınıp satıldığı ve bu süreçte faiz oranlarının belirlendiği fiziksel ya da sanal ortamdır. [Bölüm: Makro 6.7]

Para piyasası dengesi (money market equilibrium), belli bir dönemde piyasada talep edilen para miktarı ile arz edilen para miktarının birbirine eşit olduğu durumdur. [Bölüm: Makro 6.7, 10E]

Para piyasası fonu (money market fund), kısa vadeli ve düşük riskli menkul kıymetlerden oluşan yatırım fonlarıdır. [Bölüm: Makro 5.2]

Para politikası (monetary policy), devletin para arzı ve faiz oranlarını kontrol etme gücünü kullanarak makroekonomiyi etkilediği politikalardır. [Bölüm: Makro 1.5, 10E, 12.1]

Para talebi (demand for money), ya da kısaca MD, belli bir dönemde ekonomideki tüm birimlerin faiz oranına bağlı olarak elde tutmak istediği para miktarıdır. [Bölüm: Makro 6.3]

Para talep eğrisi (money demand curve), diğer her şey sabitken nominal faiz oranı ile ekonomik birimlerin elde tutmak istediği para miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 6.3]

Para taşıma ticareti (currency carry trade) ya da kısaca taşıma ticareti (carry trade), düşük faiz getiren bir para birimi ile borçlanıp yüksek faiz getiren bir para birimine yatırım yaparak kazanç elde etme işlemidir. [Bölüm: Makro 12.5]

Paranın dolaşım hızı (velocity of money), ya da kısaca V, belli bir dönemde ekonomide paranın ortalama kaç kez el değiştirdiğini gösteren katsayıdır. [Bölüm: Makro 15.2]

Paranın miktar kuramı (quantity theory of money), para arzı ile genel fiyat düzeyi arasında aynı yönlü ve orantısal bir ilişki olduğunu savunan ilkeler bütünüdür. [Bölüm: Makro 15.2]

Paranın yansızlığı (neutrality of money), ekonomide para arzının yalnızca nominal büyüklükleri belirlediğini ve reel değerleri etkilemeyeceğini savunan düşüncedir. [Bölüm: Makro 12.5, 15.2]

Parasal büyüme oranı kuralı (monetary growth rate rule), merkez bankasının para arzını reel GSYH'nin büyüme hızıyla orantılı şekilde artırmasını öneren para politikası ilkesidir. [Bölüm: Makro 15.4]

Parasal gelir (money income), yalnızca para şeklindeki ödemelerden oluşan gelirdir. [Bölüm: Mikro 15.1]

Parasal hedefleme (monetary targeting), merkez bankasının para arzı ve banka rezervleri gibi parasal büyüklükler için belirli bir artış hızı hedeflediği para politikası rejimidir. [Bölüm: Makro 12.3]

Parasalcı ekonomi kuramı (monetarist economic theory), kısa dönemde reel gelirde görülen değişikliklerin para arzına bağlı talep şoklarından kaynaklandığını öne süren ve devletin kurala bağlı para politikası ile ekonomiye müdahale etmesini savunan düşünce okuludur. [Bölüm: Makro 15.4]

Pareto etkinliği (Pareto efficiency), bazı bireylerin durumunu iyileştirirken başka hiçbir bireyin durumunu kötüleştirmeyen kaynak dağılımıdır. [Bölüm: Mikro 4.1]

Pasif iş arama (passive job search), aktif iş arama kanallarına daha önce yapılan başvurulara yanıt bekleme durumudur. [Bölüm: Makro 4.1]

Patent (patent), bir kişi ya da firmanın geliştirdiği ürün ve yöntemler üzerinde belli bir süre için sahip olduğu yasal ayrıcalıklardır. [Bölüm: Mikro 10.2]

Pazar payı (market share), bir satıcıya ait satış miktarının piyasadaki toplam satış miktarına oranıdır. [Bölüm: Mikro 9.1, 12.2]

Pazar ya da piyasa (market), alıcı ve satıcıların bir araya geldiği ve bu süreçte ürün fiyatlarının belirlendiği fiziksel ya da sanal ortamdır. [Bölüm: Mikro 1.5]

Phillips eğrisi (Phillips curve), diğer her şey sabitken işsizlik ve enflasyon oranları arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 13.2]

Pigou etkisi (Pigou effect), İngiliz ekonomist Arthur Cecil Pigou tarafından öne sürülen ve genel fiyat düzeyi azaldığı zaman servetin değerlenmesi nedeniyle toplam talebin artacağını söyleyen çözümlemedir. [Bölüm: Makro 10.2]

Pigou vergisi (Pigouvian tax), negatif dışsallık yaratan ekonomik faaliyetlere getirilen vergidir. [Bölüm: Mikro 14.4]

Piyasa aksaklığı (market failure), piyasanın üretimde ya da dağıtımda etkinliğinin düşmesi sonucunda toplumsal kazancın azalması durumudur. [Bölüm: Mikro 4.4, 14.1]

Piyasa arzı (market supply) ya da kısaca S, belli bir dönemde piyasadaki tüm satıcıların farklı fiyatlara bağlı olarak satmak istediği ürün miktarıdır. [Bölüm: Mikro 2.4]

Piyasa değeri (market value), mal ve hizmetlerin serbest piyasada arz ve talep tarafından birlikte belirlenen bedelidir. [Bölüm: Makro 2.2]

Piyasa dengesi (market equilibrium), belli bir dönemde piyasada talep edilen ürün miktarıyla arz edilen ürün miktarının birbirine eşit olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 2.6]

Piyasa dengesizliği (market disequlibrium), piyasanın içsel ya da dışsal nedenlerle denge noktasına ulaşamadığı kısa ya da uzun süreli durumdur. [Bölüm: Mikro 2.6, 13.6]

Piyasa gücü (market power), bir alıcı ya da satıcının belli bir ürünün piyasa fiyatını ne derece etkileyebildiğini anlatan ölçüttür. [Bölüm: Mikro 11.1, 12.2, 14.2]

Piyasa takas fiyatı (market-clearing price) ya da takas fiyatı (clearing price), piyasa dengedeyken alışverişlerin gerçekleştiği fiyattır. [Bölüm: Mikro 2.6]

Piyasa talebi (market demand) ya da kısaca D, belli bir dönemde piyasadaki tüm alıcıların farklı fiyatlara bağlı olarak satın almak istediği ürün miktarıdır. [Bölüm: Mikro 2.2]

Piyasa ürün sepeti (market basket of goods) ya da ürün sepeti (basket of goods), ekonominin genelini ya da belli bir alt bölümünü temsil etmek amacıyla belirlenmiş ürünler listesidir. [Bölüm: Makro 3.2]

Piyasa ya da pazar (market), alıcı ve satıcıların bir araya geldiği ve bu süreçte ürün fiyatlarının belirlendiği fiziksel ya da sanal ortamdır. [Bölüm: Mikro 1.5]

Piyasa yapısı (market structure), piyasadaki alıcı ve satıcıların sayı ve büyüklük dağılımı sonucunda ortaya çıkan ekonomik etkileşimin özelliklerini anlatan kavramdır. [Bölüm: Mikro 1.5, 9.1, 13.1]

Piyasa yoğunlaşması (market concentration), firmaların pazar payları dağılımına bakarak bir piyasanın ne kadar rekabetçi olduğunu anlatan kavramsal ölçüttür. [Bölüm: Mikro 12.2]

Piyasaya giriş engeli (barrier to market entry) ya da giriş engeli (barrier to entry), belli bir piyasada satış ya da alış yapmayı zorlaştıran doğal ya da yapay kısıtlardır. [Bölüm: Mikro 10.1]

Planlı toplam harcama (planned aggregate expenditure) ya da kısaca AE, belli bir dönemde bir ülkedeki kaynaklar kullanılarak üretilen tüm nihai mal ve hizmetlerden alımı yapılmak istenenlerin piyasa değeridir. [Bölüm: Makro 8.4, 9.3]

Politika etkisizliği önermesi (policy ineffectiveness proposition), akılcı beklentiler altında devletin para politikası kullanarak üretim ve istihdam üzerinde sürekli bir etki yaratamayacağını savunan düşüncedir. [Bölüm: Makro 15.5]

Politika faiz oranı (policy interest rate), merkez bankasının politika hedefleri doğrultusunda belirlediği ve etkin şekilde yönettiği faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 12.1]

Politika karışımı (policy mix), devletin makroekonomiyi etkilemek için maliye ve para politikalarını birlikte kullanmasıdır. [Bölüm: Makro 12.5]

Portföy (portfolio), farklı risk özelliklerine sahip yatırımlardan oluşturulan varlık sepetidir. [Bölüm: Mikro 6.3; Makro 9.6]

Potansiyel GSYH (potential GDP); doğal, demografik, teknolojik ya da kurumsal kısıtlara bağlı olarak sürdürülebilir olan reel GSYH düzeyidir. [Bölüm: Makro 4.3, 10.7, 11.1, 12.2, 14.1]

Potansiyel işgücü (potential labor force), ne istihdamda ne de işsiz olan çalışma çağındaki kişiler arasında iş arayan ancak kısa süre içinde işbaşı yapabilecek durumda olmayanlar ile iş aramadığı halde çalışma isteği olan ve kısa süre içinde işbaşı yapabilecek durumdaki kişilerdir. [Bölüm: Makro 4.1]

Pozitif çıktı açığı (positive output gap) ya da genişlemeci açık (expansionary gap), kısa dönemde reel GSYH’nin potansiyel GSYH’den yüksek olduğu ve dolayısıyla ekonominin genişleme döneminde kabul edildiği durumdur. [Bölüm: Makro 10.9]

Pozitif çözümleme (positive analysis), ekonomik davranış ve sistemleri nesnel bir bakış açısı ile ele alıp yargılamadan yalnızca açıklamaya çalışan çözümleme yaklaşımıdır. [Bölüm: Mikro 1.2; Makro 1.2]

Pozitif dışsallık (positive externality), bir ekonomik faaliyetin o faaliyete taraf olmayan kişiler üzerinde yaptığı olumlu etkidir. [Bölüm: Mikro 14.3]

R


Rant kollama (rent seeking), ekonomik birimlerin devleti etkileyerek kendilerine çıkar sağlayıp başkalarına zarar getirecek kararlar alınmasına çalışmasıdır. [Bölüm: Mikro 10.5]

Rant ya da kira (rent), başkasına ait toprak ya da doğal kaynakları kullanma karşılığında ödenen ve önceden belirlenmiş bedeldir. [Bölüm: Makro 2.4]

Rastsal olay (random event), her biri belli bir gerçekleşme olasılığına sahip sonuçlar kümesidir. [Bölüm: Mikro 6.1]

Reel döviz kuru (real exchange rate) ya da kısaca RER, iki ülke arasındaki genel fiyat düzeyi farkı dikkate alınarak hesaplanan döviz kurudur. [Bölüm: Makro 7.1]

Reel efektif döviz kuru (real effective exchange rate), ülkeler arası göreceli fiyat değişiklikleri dikkate alınarak hesaplanan efektif döviz kurudur. [Bölüm: Makro 7.1]

Reel faiz oranı (real interest rate) ya da kısaca r, ödenecek faizin gerçek alım gücü olarak bedelini gösteren yüzdedir. [Bölüm: Makro 6.1]

Reel GSYH (real GDP) ya da sabit fiyatlarla GSYH (GDP in fixed prices), belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin değerini sabit bir taban yıla ait fiyatlarla ölçen milli gelir yöntemidir. [Bölüm: Makro 2.3]

Reel iş çevrimi kuramı (real business cycle theory), kısa dönemde reel gelirde görülen değişikliklerin arz şoklarından kaynaklandığını öne süren ve devletin arz yönlü politikalar ile ekonomiye müdahale etmesini savunan düşünce okuludur. [Bölüm: Makro 15.7]

Reeskont kredisi (discount credit), merkez bankasının ticari bankalara menkul kıymet karşılığı sağladığı kredidir. [Bölüm: Makro 6.2, 12.2]

Reeskont oranı (discount rate), merkez bankasının reeskont kredileri için uyguladığı faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 6.2, 12.2]

Repo (repurchase agreement), bir kıymetin ileri bir tarihte belirli bir fiyattan geri alma taahhüdü ile satılması işlemidir. [Bölüm: Makro 5.2, 6.6]

Resesyon (recession), yaygın kullanılan tanıma göre, üç aylık dönemlerde toplam üretimin art arda en az iki kez düşüş gösterdiği ekonomik daralmadır. [Bölüm: Makro 2.1]

Revalüasyon (revaluation), sabit kur sistemi altında döviz kurunun tek seferde düşürülerek yerli paranın değerinin yükseltilmesidir. [Bölüm: Makro 7.9]

Rezerv (reserve), bankaların kasalarındaki nakit para ile merkez bankasındaki hesaplarının toplamıdır. [Bölüm: Makro 5.5]

Rezerv para birimi (reserve currency), uluslararası işlemlerde yaygın olarak kullanıldığı için merkez bankalarında resmi rezerv olarak bulundurulan para birimidir. [Bölüm: Makro 7.1]

Rezerv varlıklar (reserve assets), ödemeler dengesinde merkez bankasının resmi döviz rezervlerini gösteren ana başlıktır. [Bölüm: Makro 9.6]

Risk (risk), gelecekteki bir olayla ilgili gerçekleşen sonucun beklenen sonuçtan farklı olabilme derecesidir. [Bölüm: Mikro 6.1]

Risk havuzu (Risk pool), birden fazla sigorta şirketinin biraraya gelerek belli bir riski bölüştüğü risk dağıtma yöntemidir. [Bölüm: Mikro 6.4]

Risk seven (risk lover), beklenen değeri aynı olan iki seçenek arasında daha riskli olanı tercih eden kişidir. [Bölüm: Mikro 6.2]

Riske tarafsız (risk neutral), beklenen değeri aynı olan iki seçenek arasında kayıtsız kalan kişidir. [Bölüm: Mikro 6.2]

Riskten kaçınan (risk averse), beklenen değeri aynı olan iki seçenek arasında daha az riskli olanı tercih eden kişidir. [Bölüm: Mikro 6.2]

S


Sabit faktör (fixed factor) ya da sabit girdi (fixed input), belli bir dönemde miktarı değiştirilemeyen üretim faktörleridir. [Bölüm: Mikro 8.1]

Sabit fiyatlarla GSYH (GDP in fixed prices) ya da reel GSYH (real GDP), belli bir dönemde üretilen mal ve hizmetlerin değerini sabit bir taban yıla ait fiyatlarla ölçen milli gelir yöntemidir. [Bölüm: Makro 2.3]

Sabit gider (fixed cost), kısa dönemde üretim miktarına bağlı olmayan kira ve sigorta masrafı gibi giderlerdir. [Bölüm: Mikro 8.1]

Sabit gider endüstrisi (constant cost industry), piyasa büyüdükçe firmaların ortalama toplam giderinin değişmediği endüstridir. [Bölüm: Mikro 9.6]

Sabit girdi (fixed input) ya da sabit faktör (fixed factor), belli bir dönemde miktarı değiştirilemeyen üretim faktörleridir. [Bölüm: Mikro 8.1]

Sabit kur rejimi (fixed exchange rate regime), nominal döviz kurlarının devlet tarafından belirlendiği ve merkez bankasının kuru sabit düzeyde tutabilmek için piyasaya müdahalede bulunduğu döviz kuru rejimidir. [Bölüm: Makro 7.9]

Sabit sermaye (fixed capital) ya da duran varlık (fixed asset); gelecekte gelir yaratmak için üretilen makine, fabrika, araç, bina gibi dayanıklı mallardır. [Bölüm: Makro 2.4]

Sabit sermaye tüketimi (consumption on fixed capital) ya da amortisman (depreciation), fiziksel sermayenin yıpranma ya da eskime payıdır. [Bölüm: Makro 2.4]

Saf oligopol (pure oligoply), tektip olan bir ürünün alınıp satıldığı oligopol piyasasıdır. [Bölüm: Mikro 12.1]

Sanayi kümelenmesi (industrial clustering), benzer altyapı ve üretim faktörleri kullanan birbiriyle ilişkili firmaların belli bir coğrafi bölgede toplanarak daha etkin çalışmasıdır. [Bölüm: Mikro 14.3]

Satın alma gücü paritesi (purchasing power parity) ya da kısaca ppp, ülkeler arası genel fiyat düzeyi farkını dikkate alarak para birimlerinin satın alma gücünü eşit yapan değişim oranıdır. [Bölüm: Makro 7.8]

Serbest piyasa ekonomisi (free market economy), bir ülkede neyin nasıl ve kimin için üretileceğine piyasalarda alıcı ve satıcıların etkileşimi sonucunda karar verilen ekonomik sistemdir. [Bölüm: Makro 1.4]

Serbest rezerv (excess reserve), bir bankanın zorunlu rezerv miktarına ek olarak tuttuğu rezervlerdir. [Bölüm: Makro 5.5]

Sermaye (capital) ya da kısaca K, insana ait ya da insan yapımı olan ve üretimde birden çok kez kullanılan soyut-somut her türlü girdiyi anlatan temel üretim faktörüdür. [Bölüm: Mikro 7.2, 13.1; Makro 2.4]

Sermaye arzı (supply of capital) ya da kısaca SK, belli bir dönemde ekonomideki tüm birimlerin faiz oranına bağlı olarak kiraya vermek istediği toplam sermaye miktarıdır. [Bölüm: Mikro 13.7]

Sermaye hesabı (capital account), ödemeler dengesinde sermaye aktarımı işlemlerini gösteren ana başlıktır. [Bölüm: Makro 9.6]

Sermaye kaçışı (capital flight), devletin bilgisi ve denetimi dışında gerçekleşen uluslararası sermaye akımlarıdır. [Bölüm: Makro 9.6]

Sermaye piyasası (capital market), sermayenin alınıp satıldığı ve bu süreçte sermayenin kira oranının belirlendiği fiziksel ya da sanal ortamdır. [Bölüm: Mikro 13.7]

Sermaye piyasası dengesi (capital market equilibrium), belli bir dönemde piyasada talep edilen sermaye miktarıyla arz edilen sermaye miktarının birbirine eşit olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 13.7]

Sermaye talebi (demand for capital) ya da kısaca DK, belli bir dönemde ekonomideki tüm birimlerin faiz oranına bağlı olarak kiralamak istediği toplam sermaye miktarıdır. [Bölüm: Mikro 13.7]

Sermayenin kira oranı (rental rate of capital) ya da kısaca PK, üretimde bir birim sermaye kullanmak için ödenen bedeldir. [Bölüm: Mikro 7.4, 13.7; Makro 6.1]

Sermayenin marjinal ürün geliri (marginal revenue product of capital) ya da kısaca MRPK, sermaye miktarı bir birim artırıldığı zaman toplam gelir miktarında görülen değişikliktir. [Bölüm: Mikro 13.7]

Sermayenin marjinal ürünü (marginal product of capital) ya da kısaca MPK, sermaye miktarı bir birim artırıldığı zaman toplam ürün miktarında görülen değişikliktir. [Bölüm: Mikro 7.2]

Sermayenin ortalama ürünü (average product of capital) ya da kısaca APK, belli bir dönemde birim sermaye başına üretilen ürün miktarıdır. [Bölüm: Mikro 7.2]

Sıfır toplamlı oyun (zero sum game), bir katılımcının elde ettiği kazancın diğer katılımcılara ait aynı büyüklükteki bir kayıpla dengelendiği durumdur. [Bölüm: Mikro 1.3; Makro 15.1]

Sigorta (insurance), çeşitli risklere karşı finansal koruma sağlama hizmetidir. [Bölüm: Mikro 6.4]

Sigorta piyasası (insurance market), sigorta poliçelerinin alınıp satıldığı ve bu süreçte sigorta prim oranlarının belirlendiği fiziksel ya da sanal ortamdır. [Bölüm: Mikro 6.4]

Sigorta poliçesi (insurance policy), önceden belirlenmiş zarar ve kayıpların gerçekleşmesi durumunda belli bir ödeme güvencesi veren sözleşmedir. [Bölüm: Mikro 6.4]

Sigorta primi (insurance premium), sigorta poliçesi karşılığında ödenen bedeldir. [Bölüm: Mikro 6.4]

Sistem riski (systemic risk), olumsuz ekonomik gelişmeler nedeniyle finansal sistem genelinde ödeme aksaklıkları ortaya çıkması riskidir. [Bölüm: Makro 5.4]

Son çare borç sağlayıcı (lender of last resort), hiç kimsenin borç vermediği durumda bile borç vermeye hazır olan kurumdur. [Bölüm: Makro 5.4]

Sosyal güvenlik katkıları (social security contributions), emek gelirinin sosyal güvenlik kurumlarına ödenen bölümüdür. [Bölüm: Makro 2.5]

Sosyal Güvenlik Kurumları Bütçesi (Social Security Instutitions Budget), sosyal güvenlik hizmeti sunan Sosyal Güvenlik Kurumu ve Türkiye İş Kurumu gibi kamu idarelerinin bütçesidir. [Bölüm: Makro 11.6]

Spekülasyon güdüsü (speculative motive), finansal ya da finansal olmayan varlıkların gelecekte beklenen fiyat değişikliklerinden kazanç sağlama düşüncesinden kaynaklanan para talebidir. [Bölüm: Makro 6.3]

Stackelberg modeli (Stackelberg model), tektip ürün üreten iki özdeş firmadan birinin karşılıklı bağımlılığın farkında olarak ve diğerinin de farkında olmadan çıktı seçimi yaptığı duopol modelidir. [Bölüm: Mikro 12.3]

Stagflasyon (stagflation), aynı anda hem enflasyon hem de işsizlik oranının yüksek olması durumudur. [Bölüm: Makro 13.1]

Stok (stock), gelecekte gelir yaratmak üzere satılmayı bekleyen hazır üretimlerdir. [Bölüm: Makro 2.4]

Strateji (strategy), ekonomik birimlerin amaçlarına ulaşmak için yaptığı seçimlere denir. [Bölüm: Mikro 12.4]

Sübvansiyon (subsidy), devletin kamu yararı gözeterek yaptığı karşılıksız ödeme ya da vergi indirimidir. [Bölüm: Makro 2.4]

Sürdürülebilir büyüme (sustainable growth), sınırlı doğal kaynakları ve çevresel etkileri dikkate alan bir eylem planı çerçevesinde gerçekçi olarak sağlanabilecek uzun dönem ekonomik büyümedir. [Bölüm: Makro 14.7]

Sürekli gelir (permanent income), cari dönemde elde edilen gelirden farklı olarak, ekonomik birimlerin yaşam boyu kazanacaklarını düşündükleri ortalama gelir beklentisidir. [Bölüm: Makro 15.4]

Sürekli Gelir Önsavı (Permanent Income Hypothesis), ekonomik birimlerin tüketimlerini cari dönemdeki gelirlerine göre değil, yaşam boyu kazanmayı bekledikleri ortalama gelire göre belirlediğini savunan düşüncedir. [Bölüm: Makro 8.2]

Sürtünmesel işsizlik (frictional unemployment) ya da iradi işsizlik, bireylerin emek piyasasına girip çıkmaları ve işler arasındaki geçici beklemelerinden kaynaklanan işsizlik türüdür. [Bölüm: Makro 4.2]

Sürünen kur (crawling peg), nominal döviz kurlarının seçilmiş bazı ekonomik göstergelere göre düzenli olarak ayarlandığı sabit kur rejimidir. [Bölüm: Makro 7.9]

Sweezy modeli (Sweezy model) ya da dirsekli talep eğrisi modeli (kinked demand curve model), bir firmanın malına olan talebin rakip firmaların fiyat değişikliği karşısında verdiği tepkiye bağlı olduğu oligopol modelidir. [Bölüm: Mikro 12.3]

 

T


Taban aşındırma maliyeti (shoe leather cost), enflasyonun etkilerinden kaçınmak amacıyla harcanan zaman ve çabanın fırsat maliyetidir. [Bölüm: Makro 3.5]

Taban fiyat (price floor), devlet tarafından bir mal ya da hizmet için belirlenen en düşük satış fiyatıdır. [Bölüm: Mikro 4.5]

Taban yıl (base year), birden fazla yılı kapsayan hesaplamalarda temel olarak alınan yıldır. [Bölüm: Makro 2.3, 3.2]

Tahvil (bond), vadesi bir yıl ya da üzeri olan ve çıkaran kurum tarafından vade sonunda belli bir geri ödeme sözü verilen menkul kıymetlerdir. [Bölüm: Makro 6.2]

Takas (barter), mal ve hizmetlerin başka mal ve hizmetler verilerek satın alındığı ödeme sistemidir. [Bölüm: Makro 5.1]

Takas fiyatı (clearing price) ya da piyasa takas fiyatı (market-clearing price), piyasa dengedeyken alışverişlerin gerçekleştiği fiyattır. [Bölüm: Mikro 2.6]

Talebin çapraz fiyat esnekliği (cross price elasticity of demand) ya da çapraz fiyat esnekliği (cross price elasticity), kısaca εXP, bir ürünün fiyatındaki yüzde bir artış sonucunda ilgili bir diğer ürünün talep edilen miktarının yüzde kaç değiştiğini gösteren temel esneklik türüdür. [Bölüm: Mikro 3.6]

Talebin fiyat esnekliği (price elasticity of demand) ya da fiyat esnekliği (price elasticity), kısaca εP, bir ürünün fiyatındaki yüzde bir artış sonucunda o ürünün talep edilen miktarının yüzde kaç azaldığını gösteren temel esneklik türüdür. [Bölüm: Mikro 3.3]

Talebin gelir esnekliği (income elasticity of demand) ya da gelir esnekliği (income elasticity), kısaca εY, tüketicilerin gelirindeki yüzde bir artış sonucunda belli bir ürünün talep edilen miktarının yüzde kaç değiştiğini gösteren temel esneklik türüdür. [Bölüm: Mikro 3.6]

Talep (demand), belli bir dönemde piyasadaki alıcıların bir ürünü ne miktarda satın almak istediğini ve satın alabileceğini anlatan temel ekonomi kavramıdır. [Bölüm: Mikro 2.2]

Talep çekişli enflasyon (demand pull inflation), ekonomi genelinde toplam ürün talebinin artması sonucunda oluşan enflasyondur. [Bölüm: Makro 13.1]

Talep çizelgesi (demand schedule), belli bir dönemde bir ürünün farklı fiyat düzeylerinde ne miktarda talep edildiğini gösteren listedir. [Bölüm: Mikro 2.2]

Talep eğrisi (demand curve), diğer her şey sabitken bir malın fiyatı ile talep edilen miktarı arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 2.2, 4.2, 5.6]

Talep fazlası (excess demand) ya da kıtlık (shortage), piyasada talep edilen miktarın arz edilen miktardan fazla olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 2.6]

Talep şoku (demand shock), ekonomide toplam talebin genel fiyat düzeyi dışındaki bir etki nedeniyle değişmesidir. [Bölüm: Makro 10.3]

Talep yasası (law of demand), diğer her şey sabitken bir malın fiyatı arttıkça o malın talep edilen miktarının giderek azalacağını ya da aynı kalacağını söyleyen temel ekonomi kavramıdır. [Bölüm: Mikro 2.2]

Tam bilgi (complete information); bir ekonomik faaliyeti etkileyebilecek fiyat, kalite, miktar, üretim yöntemi gibi tüm bilgileri ilgili herkesin biliyor olması durumudur. [Bölüm: Mikro 9.1; Makro 15.2]

Tam esnek ilişki (perfectly elastic relationship), bir değişkendeki en küçük değişim karşısında diğer değişkenin sonsuz oranda tepki vermesidir. [Bölüm: Mikro 3.2]

Tam fiyat ayrımcılığı (perfect price discrimination) ya da birinci derece fiyat ayrımcılığı (first degree price discrimination), belli bir ürünün her bir alıcıya o ürün için ödemeye razı olduğu en yüksek fiyattan satılması uygulamasıdır. [Bölüm: Mikro 10.6]

Tam ikame (perfect substitute), her durumda birbiri yerine kullanılabilen ürün ya da girdilerdir. [Bölüm: Mikro 5.3, 7.3]

Tam istihdam (full employment); çevrimsel işsizliğin olmadığı, gerçekleşen işsizliğin doğal işsizliğe eşit olduğu durumdaki işsizlik oranıdır. [Bölüm: Makro 4.3, 10.7]

Tam istihdam bütçe dengesi (full employment budget balance) ya da yapısal bütçe dengesi (structural budget balance), ekonomi potansiyel GSYH düzeyindeyken gerçekleşen kamu bütçe dengesidir. [Bölüm: Makro 11.4]

Tam katı ilişki (perfectly inelastic relationship), bir değişkendeki sonsuz değişim karşısında diğer değişkenin hiç tepki vermemesidir. [Bölüm: Mikro 3.2]

Tam rekabet (perfect competition); tam bilgiye sahip çok sayıda alıcı ve satıcının bulunduğu, ürünün tektip olduğu ve piyasaya giriş engelinin olmadığı kuramsal piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 9.1, 14.2; Makro 15.2]

Tam tamamlayıcı (perfect complement), her durumda birlikte kullanılan ürün ya da girdilerdir. [Bölüm: Mikro 5.3, 7.3]

Tamamlayıcı mal (complementary good), belli ölçüde birlikte kullanılan ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 2.3]

Tanıma gecikmesi (recognition lag), ekonomi genelinde olumsuz bir durum oluşması ile bu durumun ekonomistler tarafından anlaşılması arasında geçen süredir. [Bölüm: Makro 11.5, 12.5]

Tarım dışı işsizlik oranı (nonfarm unemployment), bir ekonomide tarım dışında iş arayan nüfusun tarım dışı işgücü içindeki oranını gösteren yüzdedir. [Bölüm: Makro 4.1]

Tarife (tariff), devletin ithal mal ve hizmetlere uyguladığı vergilerdir. [Bölüm: Makro 7.8]

Tasarruf fonksiyonu (saving function), bir ekonomide gelir düzeyi gibi temel değişkenlere bağlı olarak özel tasarrufların nasıl değiştiğini gösteren matematiksel ilişkidir. [Bölüm: Makro 8.3]

Taşıma ticareti (carry trade) ya da para taşıma ticareti (currency carry trade), düşük faiz getiren bir para birimi ile borçlanıp yüksek faiz getiren bir para birimine yatırım yaparak kazanç elde etme işlemidir. [Bölüm: Makro 12.5]

Tavan fiyat (price ceiling), devlet tarafından bir mal ya da hizmet için belirlenen en yüksek satış fiyatıdır. [Bölüm: Mikro 4.5]

Tefecilik (usury), ahlaksız ya da taciz edici şartlarla borç verilmesidir. [Bölüm: Makro 6.1]

Tek fiyat yasası (law of one price), taşıma maliyetleri ve ticaret engellerinin olmaması durumunda ürün fiyatlarının her ülkede aynı olacağını savunan düşüncedir. [Bölüm: Makro 7.8]

Tekel ya da monopol (monopoly), yakın ikamesi olmayan bir ürünün tek bir satıcı tarafından arz edildiği ve başka satıcıların piyasaya girişi önünde engellerin bulunduğu piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 10.1]

Tekel gücü (monopoly power), bir alıcı ya da satıcının belli bir ürünün piyasa fiyatına karar verebilmesi ya da rekabeti engelleyebilmesidir. [Bölüm: Mikro 10.1]

Tekelci (monopolist), yakın ikamesi bulunmayan bir ürünün tek satıcısı olan firmadır. [Bölüm: Mikro 10.1]

Tekelci rekabet (monopolistic competition); eksik bilgiye sahip çok sayıda alıcı ve satıcının bulunduğu, ürün farklılaştırmasının yapıldığı ve piyasaya giriş engelinin olmadığı piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 11.1]

Tekelci sömürü (monopolist exploitation), eksik rekabet nedeniyle bir üretim faktörünün fiyatı ile marjinal ürün geliri arasında ortaya çıkan farktır. [Bölüm: Mikro 13.E]

Teknolojik bilgi (technological knowledge), üretim sürecinde kaynakların ne şekilde kullanılacağına yönelik bilgi birikimidir. [Bölüm: Mikro 2.5, 13.3; Makro 14.2]

Tektip ürün (homogenous product), farklı satıcılar tarafından arz edilebilmekle birlikte tüketici gözünde şekil ve nitelik yönünden farksız olan ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 9.1]

Telif hakkı (copyright), bir fikir ya da sanat eseri üzerinde belli bir süre için sahip olunan yasal ayrıcalıklardır. [Bölüm: Mikro 10.2]

Temsili para (representative money), önemli bir somut kullanım değeri olmayan ancak istendiğinde belli miktarda değerli madene dönüştürülebilen genel ödeme araçlarıdır. [Bölüm: Makro 5.1]

Tepki fonksiyonu (reaction function), bir ekonomik birimin davranışının diğer ekonomik birimlere bağlı olarak nasıl değiştiğini anlatan matematiksel ilişkidir. [Bölüm: Mikro 12.3]

Tercihlerin bütünlüğü (completeness of preferences), tüketicinin farklı ürün paketlerini her zaman bir sıraya sokarak seçim yapabileceğini belirten temel karar verme ilkesidir. [Bölüm: Mikro 5.2]

Tercihlerin doymazlığı (non-satiation of goods), tüketicinin her zaman çok olanı az olana tercih edeceğini belirten temel karar verme ilkesidir. [Bölüm: Mikro 5.2]

Tercihlerin geçişliliği (transitivity of prefrences), tüketicinin tercihlerini akılcı ve tutarlı bir şekilde sıraladığını belirten temel karar verme ilkesidir. [Bölüm: Mikro 5.2]

Tercihlerin sürekliliği (continuity of preferences), tüketicinin tercihleri arasında atlama ya da kesinti olmadığını belirten temel karar verme ilkesidir. [Bölüm: Mikro 5.2]

Ters fiyat ayrımcılığı (reverse price discrimination) ya da dördüncü derece fiyat ayrımcılığı (fourth degree price discrimination), belli bir ürünün maliyeti farklı alıcılar için değişse de her bir alıcıya aynı fiyattan satılması uygulamasıdır. [Bölüm: Mikro 10.6]

Ters repo (reverse repo), bir kıymetin ileri bir tarihte belirli bir fiyattan geri satma taahhüdü ile alınması işlemidir. [Bölüm: Makro 6.6]

Ters seçim (adverse selection), bir ekonomik faaliyetle ilgili daha az bilgiye sahip olan tarafın diğer tarafa göre daha yüksek olasılıkla hatalı seçim yapması durumudur. [Bölüm: Mikro 14.6]

Ticari bono oranı (commercial paper rate), vadesi en fazla 270 gün olan kısa vadeli özel kesim senetlerinin faiz oranıdır. [Bölüm: Makro 6.2]

Ticari serbestleşme (trade liberalization), bir ülkenin ihracat ve ithalat üzerindeki kısıtlamaları kaldırması ve serbest ticaret politikaları benimsemesidir. [Bölüm: Makro 9.1]

Toplam arz (aggregate supply) ya da kısaca AS, belli bir dönemde ekonomideki tüm birimlerin üretmek istediği ve üretebileceği toplam nihai mal ve hizmet miktarıdır. [Bölüm: Makro 10.4]

Toplam çıktı (total output) ya da toplam ürün (total product), kısaca TP, belli bir dönemde kullanılan üretim faktörü miktarına bağlı olarak elde edilen ürün miktarıdır. [Bölüm: Mikro 7.2]

Toplam değişken gider (total variable cost) ya da kısaca TVC, belli bir miktar ürün için katlanılan tüm değişken giderlerin toplamıdır. [Bölüm: Mikro 8.2]

Toplam fayda (total utility) ya da kısaca TU, belli bir dönemde tüketilen tüm ürünlerden elde edilen fayda miktarıdır. [Bölüm: Mikro 5.1]

Toplam gelir (total revenue) ya da kısaca TR, belli bir miktar ürünü belli bir fiyattan satmak karşılığında elde edilen gelirdir. [Bölüm: Mikro 3.4, 7.1, 8.4]

Toplam gider (total cost) ya da kısaca TC, belli bir miktar ürün için katlanılan tüm giderlerin toplamıdır. [Bölüm: Mikro 7.1, 8.2]

Toplam sabit gider (total fixed cost) ya da kısaca TFC, belli bir miktar ürün için katlanılan tüm sabit giderlerin toplamıdır. [Bölüm: Mikro 8.2]

Toplam talep (aggregate demand) ya da kısaca AD, belli bir dönemde ekonomideki tüm birimlerin satın almak istediği ve satın alabileceği toplam nihai mal ve hizmet miktarıdır. [Bölüm: Makro 10.2]

Toplam talep eğrisi (aggregate demand curve), diğer her şey sabitken genel fiyat düzeyi ile talep edilen toplam üretim arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 10.2]

Toplam ürün (total product) ya da toplam çıktı (total output), kısaca TP, belli bir dönemde kullanılan üretim faktörü miktarına bağlı olarak elde edilen ürün miktarıdır. [Bölüm: Mikro 7.2]

Toplumsal kayıp ya da dara kaybı (deadweight loss), piyasada ekonomik etkinliği sağlayan düzeye göre daha az ya da daha çok ürün alınıp satılması sonucunda ekonomik fazlanın düşmesidir. [Bölüm: Mikro 4.4, 14.3]

Toplumsal refah (social welfare), sınırlı kaynaklarla hangi ürünlerin nasıl ve kimin için üretileceğine tüm toplumun yararına olacak şekilde karar verilmesidir. [Bölüm: Mikro 4.1]

Toprağın kira oranı (rental rate of land) ya da kısaca PN, üretimde bir birim toprak ya da doğal kaynak kullanmak için ödenen bedeldir. [Bölüm: Mikro 13.8]

Toprağın marjinal ürün geliri (marginal revenue product of land) ya da kısaca MRPN, toprak ya da doğal kaynak miktarı bir birim artırıldığı zaman toplam gelir miktarında görülen değişikliktir. [Bölüm: Mikro 13.8]

Toprak (land) ya da doğal kaynak (natural resource), kısaca N, işlenebilen ya da üzerine inşa edilebilen toprağı ve yine toprak ve doğadan gelen her türlü kaynağı anlatan temel üretim faktörüdür. [Bölüm: Mikro 7.2, 13.1; Makro 2.4, 14.2]

Toprak piyasası (land market), toprak ve doğal kaynakların alınıp satıldığı ve bu süreçte toprağın kira oranının belirlendiği fiziksel ya da sanal ortamdır. [Bölüm: Mikro 13.8]

Toprak piyasası dengesi (land market equilibrium), belli bir dönemde piyasada talep edilen toprak miktarıyla arz edilen toprak miktarının birbirine eşit olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 13.8]

Transfer ödemesi (transfer payment), karşılığında mal ya da hizmet alımı olmaksızın devlet tarafından yapılan yasal ödemelerdir. [Bölüm: Makro 1.4, 2.4, 11.1]

Tutukluların ikilemi (prisoners’ dilemma), aralarında işbirliği yapamayan ve kendi çıkarı yönünde hareket eden oyuncuların sonuçta kendileri için en iyi olmayan duruma düşmesini anlatan oyun kuramı kavramıdır. [Bölüm: Mikro 12.4]

Tutumluluk çelişkisi (paradox of thrift), dışa kapalı bir ekonomide tutumluluk amacıyla daha çok tasarruf edilirse gelirin düşeceğini ve bu yüzden tasarrufların artırmaya çalıştıkça azalacağını ileri süren düşüncedir. [Bölüm: Makro 8.7]

Tüketici dengesi (consumer equilibrium), bütçe ve ürün fiyatı kısıtları altında tüketicinin toplam faydasının en çok olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 5.5]

Tüketici fazlası (consumer surplus), bir ürün için alıcının ödemeye razı olduğu en yüksek fiyat ile o ürünün piyasadaki daha düşük olan fiyatı arasındaki farktır. [Bölüm: Mikro 4.2, 6.5]

Tüketici fiyat endeksi (consumer price index) ya da kısaca TÜFE (CPI), ürün sepeti olarak ortalama hanehalkının tüketimine yönelik mal ve hizmetleri temel alan fiyat endeksidir. [Bölüm: Makro 3.2]

Tüketim fonksiyonu (consumption function), bir ekonomide gelir düzeyi gibi temel değişkenlere bağlı olarak özel tüketim harcamalarının nasıl değiştiğini gösteren matematiksel ilişkidir. [Bölüm: Makro 8.2]

Tüketimde dışlanabilirlik (excludability in consumption) ya da kısaca dışlanabilirlik (excludability), bir mal ya da hizmeti satın almamış olan kişilerin o mal ya da hizmeti kullanmasının engellenebilmesidir. [Bölüm: Mikro 14.5]

Tüketimde rakiplik (rivalry in consumption), bir mal ya da hizmeti bir kişi kullanırken aynı anda başkalarının da kullanamamasıdır. [Bölüm: Mikro 14.5]

Türev talep (derived demand) ya da dolaylı talep (indirect demand); bir nesneye olan talebin o nesne kullanılarak üretilen ya da edinilen mal, hizmet ya da yatırım aracının talebine bağlı olması durumudur. [Bölüm: Mikro 13.1; Makro 6.3, 7.3]

 

U


Util (util), kardinal fayda hesaplamasında kullanılan kuramsal ölçü birimidir. [Bölüm: Mikro 5.1]

Uyarlanabilir beklentiler önsavı (adaptive expectations hypothesis), ekonomik birimlerin geleceğe yönelik tahminlerini geçmişe dönük bilgilere dayanarak belirlediğini savunan düşüncedir. [Bölüm: Makro 13.3, 15.3]

Uygulama gecikmesi (implementation lag) ekonomide oluşan olumsuz bir durumun anlaşılması ile bu durumu düzeltecek önlemlerin alınması arasında geçen süredir. [Bölüm: Makro 11.5]

Uzun dönem (long run), mikroekonomi bağlamında, piyasaya giriş ya da piyasadan çıkış yapılabilen ve tüm üretim faktörlerinin değişken olduğu kavramsal zaman aralığıdır. Makroekonomi bağlamında ise fiyatlar ve ücretlerin değişken olduğu ve üretim faktörlerinin bölgeler ve sektörler arasında tam geçişkenlik gösterebildiği kavramsal zaman aralığıdır. [Bölüm: Mikro 8.1; Makro 10.7]

Uzun dönem ortalama gider (long run average cost) ya da kısaca LRAC, uzun dönemde seçilen ölçeğe bağlı olarak birim ürün başına katlanılan toplam giderdir. [Bölüm: Mikro 8.3]

Uzun dönem Phillips eğrisi (long run Phillips curve) ya da kısaca LRPC, beklenen ve gerçekleşen enflasyonun birbirine eşit olduğu durumda işsizlik ve enflasyon oranları arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 13.3]

Uzun dönem piyasa arz eğrisi (long run market supply curve), diğer her şey sabitken bir malın fiyatı ile piyasada arz edilen miktarı arasındaki uzun dönemli ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 9.6]

Uzun dönem toplam arz eğrisi (long run aggregate supply curve) ya da kısaca LRAS, diğer her şey sabitken genel fiyat düzeyi ile toplam arz miktarı arasındaki uzun dönemli ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 10.7, 14.1]

Ü


Ücret (wage); çalışanlara belli bir iş karşılığında saatlik, günlük ya da parça başına yapılan ödemelerdir. [Bölüm: Makro 2.4]

Ücret-fiyat sarmalı (wage-price spiral), ücretlerdeki artışın üretim maliyetlerini artırarak toplam arzı azaltması ve bunun sonucunda genel fiyat düzeyinin yükselip ücretleri yeniden artırması şeklinde kendini yineleyen süreçtir. [Bölüm: Makro 10.9, 13.1]

Üçüncü derece fiyat ayrımcılığı (third degree price discrimination), belli bir ürünün farklı alıcı gruplarına farklı fiyattan satılması uygulamasıdır. [Bölüm: Mikro 10.6]

Üretici dengesi (producer equilibrium), toplam ürün ve faktör fiyatı kısıtları altında toplam giderin en düşük olduğu durumdur. [Bölüm: Mikro 7.5]

Üretici fazlası (producer surplus), bir ürün için satıcının kabul edeceği en düşük fiyat ile o ürünün piyasadaki daha yüksek olan fiyatı arasındaki farktır. [Bölüm: Mikro 4.3, 6.5]

Üretici fiyat endeksi (producer price index) ya da kısaca ÜFE (PPI), ürün sepeti olarak yurtiçinde üretilen mal ve hizmetleri kapsayan ve bunların üreticiler tarafından ilk satışa sunulma fiyatlarını temel alan fiyat endeksidir. [Bölüm: Makro 3.3]

Üretim (production), çeşitli üretim faktörlerinin mal ve hizmetlere dönüştürülmesi sürecidir. [Bölüm: Mikro 7.2]

Üretim faktörü (factor of production), üretimde girdi olarak kullanılan emek, sermaye, toprak gibi kaynakların genel adıdır. [Bölüm: Mikro 7.2, 13.1; Makro 2.4]

Üretim fonksiyonu (production function), üretim sürecinde kullanılan girdilere bağlı olarak ürün miktarının nasıl değiştiğini gösteren matematiksel ilişkidir. [Bölüm: Mikro 7.2; Makro 14.3]

Üretim kuramı (production theory), kâr elde etmek isteyen üreticinin hangi girdiler ile ne kadar üretim yapabileceğini ve bunları ne fiyata satabileceğini açıklayan ilkeler bütünüdür. [Bölüm: Mikro 7.1]

Üretim maliyeti (production cost), üretim sürecinde katlanılan başta girdi maliyetleri olmak üzere araştırma ve geliştirme harcamaları ve vergiler gibi tüm giderlerin toplamıdır. [Bölüm: Mikro 2.5]

Üretim olanakları eğrisi (production possibility frontier), eldeki tüm kaynaklar en iyi şekilde kullanılırsa üretilebilecek olan çeşitli mal ve hizmet bileşimlerini gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Mikro 1.2; Makro 1.2]

Üretim üzerindeki sübvansiyonlar (subsidies on production), devletin miktar ve değere bakmaksızın üretim yapma karşılığında verdiği ödeme ya da vergi indirimleridir. [Bölüm: Makro 2.4]

Üretim üzerindeki vergiler (taxes on production), üretilen mal ve hizmetin miktar ya da değerinden bağımsız olarak devlete ödenen vergilerdir. [Bölüm: Makro 2.4]

Üretimde etkinlik (productive efficiency), mal ve hizmetlerin olabilecek en düşük birim maliyetle üretilmesidir. [Bölüm: Mikro 4.1, 9.7, 10.5, 11.5, 14.1]

Ürün farklılaştırma (product differentiation), piyasa gücü kazanmak amacıyla tüketici gözünde farklılık algısı yaratacak şekilde ürün geliştirmektir. [Bölüm: Mikro 11.1]

Ürün piyasası (product market) ya da çıktı piyasası (output market), son tüketime yönelik mal ve hizmetlerin alınıp satıldığı piyasalardır. [Bölüm: Mikro 1.5]

Ürün sepeti (basket of goods) ya da piyasa ürün sepeti (market basket of goods), ekonominin genelini ya da belli bir alt bölümünü temsil etmek amacıyla belirlenmiş ürünler listesidir. [Bölüm: Makro 3.2]

V


Vade (maturity), alınan borcun geri ödeme süresi ya da tarihidir. [Bölüm: Makro 6.1]

Vadeli mevduat (time deposit), önceden belirlenmiş bir süre kullanmama karşılığında parasal getiri sağlayan banka hesaplarıdır. [Bölüm: Makro 5.2]

Vadesiz mevduat (demand deposit), istenildiği zaman para yatırılıp çekilebilen ya da ödeme amaçlı kullanılabilen banka hesaplarıdır. [Bölüm: Makro 5.2]

Varlıklar (assets), bir kuruluşun elinde olan ya da alacaklı olduğu ekonomik değerleri gösteren bilanço bölümüdür. [Bölüm: Makro 5.5]

Veblen malı (Veblen good), fiyatı arttıkça talep edilen miktarı azalmak yerine artan gösteriş amaçlı üründür. [Bölüm: Mikro 2.2]

Vergi (tax), devletin kamu harcamalarını karşılamak amacıyla kişi ve kurumlardan yasal olarak ve zorunlu şekilde topladığı ödemelerdir. [Bölüm: Mikro 4.6; Makro 1.4, 11.1]

Vergi çarpanı (tax multiplier), otonom vergilerdeki birim değişikliğin denge geliri üzerinde ne kadar etki yaratacağını gösteren katsayıdır. [Bölüm: Makro 11.2]

Vergi yansıması (tax incidence), verginin piyasada alıcı ve satıcılar arasında nasıl paylaşıldığını anlatan kavramdır. [Bölüm: Mikro 4.6]

Y


Yakalama etkisi (catch-up effect), yoksul ülkelerde kişi başına gelirin zengin ülkelerden daha hızlı artma eğiliminde olduğu yönündeki önsavdır. [Bölüm: Makro 14.6]

Yakın monopson (near monopsony), birden fazla satıcının sağladığı bir ürünün çok büyük oranda tek bir alıcı tarafından talep edildiği ve başka alıcıların piyasaya girişi önünde engellerin bulunduğu piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 10.7]

Yakın tekel (near monopoly), yakın ikamesi olmayan bir ürünün çok büyük oranda tek bir satıcı tarafından sağlandığı ve piyasaya giriş önünde engellerin bulunduğu piyasa yapısıdır. [Bölüm: Mikro 10.1]

Yansız mal (neutral good); piyasa çözümlemesinde talebi gelire bağlı olmayan, fayda çözümlemesinde ise ekonomik birimlere yarar sağlamadığı gibi zarar da getirmeyen maldır. [Bölüm: Mikro 5.2]

Yapısal bütçe dengesi (structural budget balance) ya da tam istihdam bütçe dengesi (full employment budget balance), ekonomi potansiyel GSYH düzeyindeyken gerçekleşen kamu bütçe dengesidir. [Bölüm: Makro 11.4]

Yapısal işsizlik (structural unemployment), emek piyasasında işverenlerin aradığı beceriler ile iş arayanların sahip olduğu beceriler arasındaki uyumsuzluktan kaynaklanan işsizlik türüdür. [Bölüm: Makro 4.2]

Yapışkan fiyatlar (sticky prices), bazı fiyatların ekonomideki arz ve talep değişikliklerine hemen yanıt veremediği durumu anlatan kavramdır. [Bölüm: Makro 10.4, 15.2]

Yapışkan ücretler (sticky wages), bazı ücretlerin ekonomideki arz ve talep değişikliklerine hemen yanıt veremediği durumu anlatan kavramdır. [Bölüm: Makro 10.4, 15.2]

Yatay birleşme (horizontal merger), aynı piyasada yer alan iki rakip firmanın birleşmesidir. [Bölüm: Mikro 12.2]

Yatırım eğrisi (investment curve), diğer her şey sabitken faiz oranı ile planlı yatırım harcamaları arasındaki ilişkiyi gösteren şekilsel araçtır. [Bölüm: Makro 6.8]

Yatırım harcaması çarpanı (investment spending multiplier), yatırım harcamalarındaki birim değişikliğin denge geliri üzerinde ne kadar etki yaratacağını gösteren katsayıdır. [Bölüm: Makro 8.8]

Yay esnekliği (arc elasticity), bir eğri ya da doğru üzerinde iki nokta arasındaki ortalama esnekliği bulmaya yarayan esneklik hesaplama yöntemidir. [Bölüm: Mikro 3.1]

Yeni Keynesçi ekonomi kuramı (new Keynesian economic theory), Keynesçi ekonomi kuramını mikroekonomik temellere oturtmayı amaçlayan ve devletin para ve maliye politikası ile ekonomiye müdahale etmesini savunan düşünce okuludur. [Bölüm: Makro 15.6]

Yeni klasik ekonomi kuramı (new classical economic theory), kısa dönemde reel gelirde görülen değişikliklerin öngörülemeyen talep şoklarından kaynaklandığını öne süren ve devletin ekonomiye müdahale etmemesini savunan düşünce okuludur. [Bölüm: Makro 15.5]

Yerel Yönetim Bütçesi (Local Government Budget); yerel idare kapsamında yer alan belediyeler, il özel idareleri gibi kuruluşların bütçesidir. [Bölüm: Makro 11.6]

Yeşil alan yatırımı (green-field investment), yabancıların yurtiçinde sıfırdan kurduğu ya da inşa ettiği fiziksel yatırımları içeren doğrudan yabancı yatırım türüdür. [Bölüm: Makro 9.6]

Yeşil GSYH (Green GDP), 2006 yılında Çin Halk Cumhuriyeti tarafından önerilen ve ekonomik üretimin çevreye etkilerini de dikkate alan milli gelir hesaplamasıdır. [Bölüm: Makro 2.6]

Yetmiş kuralı (rule of seventy), bir değişkenin iki katına çıkması için gerekli dönem sayısını 70 / büyüme oranı şeklinde yaklaşık olarak bulmaya yarayan parmak hesabıdır. [Bölüm: Makro 14.1]

Yıkıcı fiyatlama (predatory pricing), rekabeti yok etmek amacıyla geçici bir süre için fiyatı aşırı derecede düşürme uygulamasıdır. [Bölüm: Mikro 12.3]

Yoğunlaşma oranı (concentration ratio) ya da kısaca CR, bir piyasadaki en büyük belli sayıda firmanın pazar paylarının toplanması yoluyla hesaplanan piyasa yoğunlaşma ölçüsüdür. [Bölüm: Mikro 12.2]

Yoksulluk sınırı (poverty line), bir ülkede ortalama bir hanehalkının temel gereksinimlerini karşılayabilmesi için gerekli olan en düşük gelirdir. [Bölüm: Mikro 15.3]

Yönetimli dalgalı kur (managed floating exchange rate), nominal döviz kurlarının piyasa tarafından belirlendiği ancak parasal otoritenin gerek gördükçe kura müdahale ettiği döviz kuru rejimidir. [Bölüm: Makro 7.9]

Yükümlülükler (liabilities), bir kuruluşun varlıklarına kaynak oluşturan sermayesi ile borçlu olduğu ekonomik değerleri gösteren bilanço bölümüdür. [Bölüm: Makro 5.5]

Z


Zamana bağlı eksik istihdam (time-related underemployment), istihdamda olup haftalık toplam 40 saatten az çalışan ancak daha uzun süre çalışmak isteyen ve iş bulursa daha fazla çalışmaya başlayabilecek olan kişilerdir. [Bölüm: Makro 4.1]

Zincirleme hacim endeksi (chain linked volume index), farklı dönemlere ait reel gelir tahminlerini bir önceki döneme ait ortalama fiyatları kullanarak ölçen sayılar dizisidir. [Bölüm: Makro 2.3]

Zirve (peak), genişleme süreci sonunda ekonomik faaliyetin en üst düzeye ulaştığı noktadır. [Bölüm: Makro 2.1]

Zorunlu karşılık oranı (required reserve ratio) ya da kısaca zko, banka mevduatlarının ne kadarlık bölümünün zorunlu rezerv olarak tutulacağını gösteren ve merkez bankası tarafından belirlenen orandır. [Bölüm: Makro 5.5, 12.2]

Zorunlu mal (necessity good), ortalama gelir düzeyi arttığı zaman piyasada talebi değişmeyen ya da daha düşük oranda artan ürünlerdir. [Bölüm: Mikro 3.6]

Zorunlu rezerv (required reserve), bir bankanın topladığı mevduat miktarına bağlı olarak merkez bankası hesabında tutmakla yükümlü olduğu paradır. [Bölüm: Makro 5.5]

Adres

TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi,
İktisat Bölümü, 06560 Söğütözü / Ankara

Telefon

O : +90 312 292 4120
F : +90 312 292 4104

E-posta

bilgi@modernekonomi.com
destek@modernekonomi.com